Sen belki de bu mektubu aslında sana yazdığımı hiç bilmeden okuyacaksın.
Ben, senin bunu okurken parmağınla yanağına dokunduğunu, gözlerini hafifçe kıstığını, saçlarını kulağının ardına attığını göremeyeceğim.
Elimin uzanamadığı yerlere kelimelerimle sokulmaya çalışmamı hayretle göreceksin.
Ve biliyor musun, sen bütün bunları okurken, ben yazdıklarımı şakacı gülüşlerimle reddedeceğim.
Sana nasıl yalvardığımı hiç işitmeyeceksin, sıradan bir ‘Nasılsın’ sözcüğü saklayacak o yalvarışı.
Aralarında dolaştığım kalabalıklar içinde benim yalnızlığımı gören ve kendimi yalnız hissetmemin yalnızlıktan da kötü olduğunu sezen bir tek sen varsın.