daha önce (#1608335) nolu entryimde belirttiğim seylerin üzerine bir kaç kelam daha eklemeyi gerek duydum.
reel hayatta kişi mutlu olabilmek için tam anlamiyla bilinçsizlik, cahillik ve sizofrenik bir halet-i ruhiyede yahut üc maymunu oynamak zorundadir.
zaten mutluluk dediğimiz sey esasen yok denilen bir histir. nasıl ki debraja basip vitesi gecirirken bir bosluk olur işte mutluluk budur. ama ne yazık ki gercekliği yoktur.
mutlugun tam tersi olan pozisyon olan mutsuzluk ise vviteste seyir etmektedir ki süphe yok ki insanlarin bir cogu öyle ya da böyle harici ve dahili etkenler sebebiyle mutsuz olmak zorundadirlar. biz buna tetikte olmak diyebiliriz.
bendeniz hiç bir insanin aptal olmadiğina tersine zeki olduguna inanan bireyim. ama zeka denilen olguyu ikiye ayiririm. bu varolan zeka ve edinilmiş olan zeka. varolan zeka doğustan gelir. daha önce tecrübe edilmemiş zimbirtilardan tereyağindan kıl ceker gibi haledilebilir. bir de tecrübeyle edinilmiş zeka vardir. bu da elbete deneyimlerle olusur ve edinilmesi fevkalade büyük bedellerle olur. coğu bu bedeli öderken ebesinkini tersinden görür falan filan.
elbette doğustan gelen zeka toplum normalarindan üstünse ve kişi buna sahip ise bir çok odak tarafindan gerizekalastirilma sürecine maruz kalir. bu surece karsi koymak ciddi anlamda yipranmaya sebebiyet verir.
süphe yok ki bu yipranma insanın temel noktalarindan olan neseyi yok eder ve kişiyi kasvete tahvil eder.
bu hususu hakkında bir çok seyler kaleme alinailir ve daha önce de alinmiştir. isteyen su baslıgı da bir göz atabilir;