Tek oyun alanı sokak Olan, o sokaklarda çoğu zaman eve bile uğramadan top koşturan, akşam ezanıyla eve dönen çocuklardan biriydim.
11 yaşındaydım.
Havalar yeni yeni ısınmaya başlamıştı (mart ortasıydı büyük ihtimalle). Yine arkadaşlarımı bekletmemek adına bir çırpıda üstümü değiştirip, uçarcasına mahalleye Geldiğim bir gündü. dansa davet Oynuyorduk (bilen bilir, bir zamanların en popüler oyunlarından biriydi). hoşlandığım çocukta oyundaydı.
Hayatımdaki en güzel anlardan biriydi ama sonra bir şey oldu. Kötü bir şey. ambulans geldi mahalleye Tam da Bizim apartmanın önüne.
"Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız..."
tüm dostlarım o tarafa baktı,
Keyfim kaçtı,
Gittiler bir bir…
işte o an O ruhsuz, iğrenç kelimeler döküldü ağzımdan. size ne dedim, kimse kim sizi niye ilgilendiriyor bu kadar. istemeden de olsa eşlik ettim onlara. Dedemi gördüm bakkalın önünde , gözleri dolmuştu. utandım çok utandım Kendimden, Söylediklerimden, insanlığımdan... O sözler ancak insanlıktan nasibini almamış birine ait olabilirdi. Ben o yaşta kendimden tiksindim.
o gün hem babaannemi hem de Kendime olan saygımı yitirdim.