“Dostoyevski kırk iki yaşından evvel değerli hiç bir şey meydana getiremedi. Bütün büyük eserleri kırk ile öldüğü altmış yaşının doluluğu arasında yaratılmışlardır. Öteki Ruslar pek vaktinden evvel yetişmişlerdir: Puşkin, Lermantov ve Gogol az fakat ateşli bir hayat yaşadılar.
Dostoyevski bu gençlerden değildir.
Rusya onu kaybetmeden az bir zaman evveli müstesna, kendini Dostoyevski'de tekrar tanımamıştır. O milletinin kahramanı, düşünen adam, ırkı için çarpan kalb olmuştu ;amma ölümünden ancak beş altı sene evvel bu,
nihayet anlaşılabilmişti.
Bizzat Tolstoyun varmağa muvaffak olamadığı muazzam mertebeyi almak için yine de o uzak gayeye dokunması gerekmişti. Tolstoy yarım asra yakın bir zamanını memleketinin büyük sanatkarı olarak geçirebilmişti.
Dostoyevski ise yalnız birkaç mevsim boyunca, seven, kinlenen, düşünen, istiyen ve her şey için konuşan; evin sayılan büyük oğlu, bütün kardeşlere önder, Rusyanın adamı olmuştu.”