"this victory alone is not the change we seek. it is only the chance for us to make that change. and that cannot happen if we go back to the way things were.
bu başarı tek başına aradığımız değişim değil. bu sadece bu değişimi gerçekleştirmek için elde ettiğimiz bir şans. ve eğer her şeyi eski şekliyle sürdürürsek bu gerçekleşemez.
sizsiz, yeni bir mücadele ruhu olmadan, yeni bir feda etme ruhu olmadan gerçekleşemez.
"so let us summon a new spirit of patriotism, of responsibility, where each of us resolves to pitch in and work harder and look after not only ourselves but each other.
öyleyse parçası olacağımız, daha çok çalışacağımız ve sadece kendimize değil birbirimize de bakacağımız yeni bir vatanseverlik, sorumluluk ruhu şekillendirelim.
bu ülkede biz tek bir ulus ve tek bir halk olarak düşer ya da çıkarız. uzun süredir siyasetimizi zehirlemiş partizanlığa ve küçüklüğe ve hamlığa düşme konusundaki arzuya direnelim.
şunu hatırlayalım ki beyaz saray'a kendine güven ve bireysel özgürlük ve ulusal bütünlük değerleri üzerine kurulmuş cumhuriyetçi parti'nin bayrağını ilk kez taşıyan bu devletten bir adamdı.
"those are values that we all share. and while the democratic party has won a great victory tonight, we do so with a measure of humility and determination to heal the divides that have held back our progress.
bunlar hepimizin paylaştığı değerlerdir. ve demokratik parti büyük bir başarı kazanmış olsa da, bunu ağırbaşlılıkla ve ardımızda bıraktığımız gelişimimizi sınırlayan uyuşmazlıklarımızı gidererek yapıyoruz.
"as lincoln said to a nation far more divided than ours, we are not enemies but friends. though passion may have strained, it must not break our bonds of affection.
lincoln'ün bizimkinden çok daha bölünmüş bir ulusa söylediği gibi, düşman değil dostuz. tutkumuz yükselse de, bu sevgi bağlarımızı koparmamalıdır.
"and to those americans whose support i have yet to earn, i may not have won your vote tonight, but i hear your voices. i need your help. and i will be your president, too.
desteğini henüz kazanamadığım amerikalılara gelince, bu gece oyunuzu kazanamamış olabilirim, fakat seslerinizi duyuyorum. yardımınıza gereksinim duyuyorum. ve ben sizin de başkanınız olacağım.
"and to all those watching tonight from beyond our shores, from parliaments and palaces, to those who are huddled around radios in the forgotten corners of the world, our stories are singular, but our destiny is shared, and a new dawn of american leadership is at hand.
ve bu gece kıyılarımızın ötesinden, parlamentolardan ve saraylardan bizi izleyenlere, dünyanın unutulmuş köşelerinde radyolarının başında toplananlarlara, hikâyelerimiz benzersiz, fakar kaderimiz ortak, ve amerika'nın liderliği için yeni bir ufuk ellerimizde.
dünyayı ayıranlara, ayıranlara: sizi yeneceğiz. barış ve güvenlik arayanlara: sizi destekliyoruz. ve amerika'nın meşâlelerinin hâlâ eskisi kadar parlak yanıp yanmadığını merak edenlere: bu gece şunu bir kez daha gösterdik ki ülkemizin gerçek gücü silahlarımızın kudretinden ya da servetimizin büyüklüğünden değil, demokrasi, özgürlük, imkân ve tükenmeyen bir umut gibi ideallerimizin süreğen gücünden gelmektedir.
bu amerika'nın gerçek dehasıdır: amerika'nın değişebilir olduğu... birliğimiz mükemmelleştirilebilir. şu ana kadar başardıklarımız yarın başarabileceklerimiz ya da başarmak zorunda olduklarımız konusunda bize umut veriyor.
bu seçim, sonraki nesillere anlatılacak birçok ilk ve pekçok öykü içerdi. fakat bu gece aklımda olan bir tanesi oyunu atlanta'da kullanmış bir kadınla ilgili. bu seçimde sesleri duyulsun diye sıraya giren milyonlarla birçok benzerliği olan bu kadının bir ayrıcalığı var: ann nixon cooper 106 yaşında.
kölelikten sonraki ilk nesilde doğdu; yollarda arabaların veya göklerde uçakların olmadığı bir zaman; onun gibi birisi iki nedenden dolayı oy kullanamadığı zaman - kadın olmasından ve ten renginden dolayı.
ve bu gece, onun amerika'da yaşadığı yüz yıl boyunca bütün görgüklerini - kırgınlığı ve umudu; mücadeleyi ve ilerlemeyi; bir şeyleri yapamayacağımızın söylendiği zamanları, ve insanların mücadeleyi sürdürdüğü o amerikan amentüsünü; "evet yapabiliriz"i düşünüyorum.
kadınların seslerinin susturulduğu ve umutlarının görmezden gelindiği bir zamanda o, onların ayağa kalkması ve konuşması ve sandık başına gelmesi için yaşadı. evet yapabiliriz.
"when there was despair in the dust bowl and depression across the land, she saw a nation conquer fear itself with a new deal, new jobs, a new sense of common purpose. yes we can.
ortalık tozdumanken ve ülkenin her yanı sıkıntı içindeyken, korkusunu new deal ile, yeni işlerle, ve yeni bir ortak hedef hissiyatıyla fetheden bir ulus gördü. evet yapabiliriz.
"when the bombs fell on our harbour and tyranny threatened the world, she was there to witness a generation rise to greatness and a democracy was saved. yes we can.
limanımıza bombalar yağarken ve tiranlık dünyayı tehdit ederken, o, yüceliğe eren bir nesile şahitlik ediyordu ve bir demokrasi kurtuldu. evet yapabiliriz.
montgomery'deki otobüsleri, birmingham'daki siloları, selma'daki bir köprüyü ve atlanta'dan "üstesinden geleceğiz" diyen bir vaizi görmek için o oradaydı.
"a man touched down on the moon, a wall came down in berlin, a world was connected by our own science and imagination.
bir adam aya ayk bastı, berlin'de bir duvar yıkıldı, kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bir dünya birbirine bağlandı.
"and this year, in this election, she touched her finger to a screen, and cast her vote, because after 106 years in america, through the best of times and the darkest of hours, she knows how america can change.
ve bu yıl, bu seçimde, o parmağını bir ekrana dokundurdu, ve oyunu verdi, çünkü amerika'daki 106 yıl ardından, en iyi zamanların ve en karanlık saatlerin arasından, amerika'nın nasıl değişebileceğini biliyor.
"america, we have come so far. we have seen so much. but there is so much more to do. so tonight, let us ask ourselves - if our children should live to see the next century; if my daughters should be so lucky to live as long as ann nixon cooper, what change will they see? what progress will we have made?
amerika, buraya kadar çok yol aldık. çok fazla şey gördük. fakat hâlâ yapılacak çok fazla şey var. öyleyse bu gece, kendimize soralım - çocuklarımız gelecek yüz yılı görecek kadar yaşarsa; kızlarım eğer ann nixon cooper kadar yaşayacak kadar şanslılarsa, ne tür bir değişim görecekler? nasıl bir gelişim göstermiş olacağız?
"this is our chance to answer that call. this is our moment.
bu çağrıya cevap verme şansı bizim. bu bizim ânımız.