5 sene kadar önce yapmıştım akşamdan kalma uyandığım bir sabah. cluj'deydim. 2 haftalık bir tatilimiz vardı. şehir boşalmıştı. yola çıkmaya karar verdim. fakat sırt çantam bile yoktu. sonra bir sırt çantası aldım. içini doldurdum. bir harita açtım. kaba taslak bir rota belirledim. ve birkaç saat sonra timişoara'ya giden bir trende yolculuğum başladı. kararlarımı genelde bu şekilde, anlık alırım. yolculuk 2 hafta sürdü. yola çıkarken aileme dahi haber vermemiştim. sadece bir arkadaşa söylemiştim. bir yerde başıma bir şey gelse. kim bilir ne olurdu. cesedim türkiye'ye bile ulaşmayabilirdi. çünkü seyahat sigortam yoktu. neyse, işte. iki hafta tamamen yok oldum, diyebilirim. çok güzeldi. özgürlüğü böylesine hissettiğim an başka da yoktur hayatımda. aklımda kaldığı kadatıyla; timişoara, belgrad, sarajevo, mostar, priştine, prizren, skopje, tiran, niş şehirlerini gezmiştim. inanılmaz bir deneyimdi. yol arkadaşlıkları, sokaklarda gecelemeler, banka uyumalar, boş sokaklarda gezmeler, rüşver vermeler, korku dolu anlar, zorlukların üstesinden gelme yeteneğini gelişme fırsatları, otostoplar, tren yolculukları, dolandırılma girişmlerine maruz kalma, birkaç dakika önce tanıdığın insanların evinde konaklama delilikleri, sokakta kıyafetlerini değiştirme ve daha bir çok şey olmuştu. yolda aşık bile olmuştum. bir zaman anlatırım bu aşk hikayesini. çünkü güzel ve romantik bir hikaye idi. aslında bu yolculuklarım esnasında hep not tuttum. bir gün kitap bile olabilir. epey sıradışı hikayeler vardı.