' sevgilimi ilk gördüğüm yer bir sahaf dükkanının raflarının arasıydı. Ne romantik bir tanışma değil mi? Ama öyle değil. Çarpışıp kitapları yere düşürmedik. Kitaplara bakarken göz göze de gelmedik. Ben böyle anlarda görüp yanına gidip konuşabilen biri de değilim. Beceremiyorum çünkü. O kadar iyi değilim tanışma konularında.
Sahafın sahibine bir kitabı soruyordu. Ufak çaplı kütüphaneler dahil her yere bakmıştı. Fakat bulamamıştı. Ben konuşmasına kulak kabartırken aradığı kitabın benim daha önce burdan aldığım olduğunu duydum. Okuyup bitirmiştim de. Sahafın sahibi, pek bulunmuyor o kitap zor bulman diyordu.
Teşekkür edip gidecegini anlamıştım. O an, pardon kulak misafiri oldum, aradığınız kitap bende var, isterseniz size getirebilirim diyince tebessümle teşekkür etti ve ücreti neyse vereceğini de ekledi. Ben olmaz diyince, bir süre inatlaştık. Ve ertesi gün burada buluşmak için sözleştik.
Ertesi gün biraz özenerek hazırlandım. Sözleştiğimiz saate doğru sahafa yol aldım. Ben geldiğimde sahafın içinde beni bekliyordu. Ve elinde bir poşet vardı. Biliyorum ücretini istemiyordun ama içim rahat etmezdi diyerek kendi okuduğu bir kitabı vermek istediğini söyledi. Bu teklif karşısında yapacak bir şey yoktu. Kitapları aldık ve sahafın yakınında bir kafede o gün konuştuk.
O gün sevgili olmadık. Sadece iki dost gibi konuştuk. Numaralarımızı bile vermedik belki akıl edemedik. Birkaç gün arayla Sahafın orada gördük birbimizi görür görmez de sohbete başlıyorduk. En son akıl etmiş olacağız ki Numaralarımızı aldık. Gün içinde müsait oldukça konuştuk iki üç kez buluştuk. Sonrasında duygularımızı itiraf edebildik. Böyle başladı öykümüz. Birer dost gibi. Sonrasında büyüyen duygularımızla devam etti.'