Kızıllaşan beyazın,
Kahramanıydı onlar...
Korkusuz birer neferdiler,
Kasırgaydılar, borandılar,
Dağlarda faşizme korku saldılar, Kaypakkaya ile Ali Haydar.
Yola çıkıp özgürlük mücadelesini verdiler,
Şehirlerde, kırlara doğru yola koyuldular...
Malatya, Kürecik, Antep, Dersimde konakladılar...
Ölümde korkmadılar, istediği zaman gelsin dediler, Ali Haydar Yıldız ile ibrahim Kaypakkaya...
Mevsim kış munzur dağlarında,
Vartinik köyü Merik mezrasında...
Kar konuşur don tutmuş her tarafında,
Pusu kurulmuş yol güzergahında...
Yermi! Üç ocak gecesi her yer karla kaplı,
Ali Haydar vurulmuş Kaypakkaya yaralı...
Dersim yasta, Merik mezrası karalar bağlı,
Munzura doğru gidiyor Kaypakkaya yaralı
Dağlaradan şehirlere doğru bakan,
Patron Ağa düzenine, korku salan,
Munzur suyu gibi mavi berrak akan,
Ali Haydar Yıldız ile ibrahim Kaypakkaya...
Dersimin dağları kara kış pençesinde,
Zemheri ayında sefil kış gecesinde,
Munzur'un doruğu gibi asi ve kararlı...
Ali Haydar vuruldu Kaypakkaya yaralı
Onlar öğretti bize düzene baş kaldırmayı,
Kararlılıkla bozuk düzenle mücadele etmeyi,
Dağlardan şehirlere doğru ilerlemeyi
Sömürüye karşı savaşmayı,direnmeyi!
Eksi kırk derecede yalın ayak yürüdü,
Toprağa düşen tohum gibi sabırlara büründü,
işkenceye meydan okudu hücrelerde büyüdü,
Dayandı işkencede ser verdi sır vermedi.
Attılar hücreye bağladılar kan revan içinde bedeni,
Kestiler, deldiler, çaktılar,yaktılar, yüzdüler, tenini!
işçi köylüyü savundu işkencede yükseltti sesini,
ibrahim Kaypakkaya idi sır vermedi, verdi serini...