Çok seneler sonra o şehre yeniden gidersiniz. Sebebini anlamadığınız şekilde, yolunuz okuduğunuz ilkokulun ve o zamanki evinizin olduğu sokağa düşer.
O sokaklar hâlâ zifiri karanlıktır, evler en fazla iki katlı, bahçeli... Birden takip edildiğiniz hissine kapılırsınız, garip sesler gelir kulağınıza, tanıdık gölgeler düşer yolunuza. Bir sigara yakma bahanesiyle duraklarsınız, sigarayı yakıp arkanıza baktığınızda...
Arkanıza baktığınızda o da gözlerini dikmiş size bakmaktadır. Saçları üç numaraya vurulmuş, kara önlüklü beyaz yakalıklı bir çocuk! Gözleri karanlıkta gözlerinizi deler...
Gözleri karanlıkta gözlerinizi deler, hafifçe gülümser. "Babam" der, "babam evde seni bekliyor."
Dönüp sigaradan bir nefes daha çekersiniz. O evler yoktur orda, yoktur o kesik saçlı çocuk ve babası da yoktur...