gecenin derinlerinden öyküler

entry162 galeri
    38.
  1. Diğer balıkçılarla şakalaşıyordu her zamanki gibi. Biraz keyfine yapıyordu bu işi. Balığa çıkar tutarsa kendine kadar tutar pişirip yerdi. Çoğu zaman diğerleriyle laflar onlarla atışırdı.

    Balığa çıkma vakti gelmişti. Teknesini hazırlayıp son detaylara da baktıktan sonra denize açıldı. Hava çok açık değildi ama kapalı da değildi pek. iyice açıldıktan sonra durdurmuştu tekneyi. Beklemeye başladı.

    Denizi izliyordu beklediği zamanlarda. Ona bir ferahlık sağlıyordu. Telefonun pek çekmediği bu yerde anca böyle geçirebiliyordu vaktini. Yine bir iki saatini geçiriyordu ama balık yok gibiydi.

    Havada bir tuhaflık vardı. Aniden bozmuştu. Tekneyi telaş halinde toplamaya ve dönmeye hazır bir hale getirmeye uğraşıyordu. Hava ise ondan daha hızlı davranıyordu. Bir fırtına çıkmış dalgalar büyümüştü. Teknenin kontrolü iyice zorlaşmıştı.

    Dalgalar iyice büyüyüp teknenin içine su doldurmaya başlamıştı. En son gelen dalga ise teknenin içine düşürmüştü onu ve bayıltmıştı.

    Gözünü açtığında ise bir kayalığın dibinde gördü tekneyi. Ne olduğunu hatırlamıyordu ve nerede olduğunu da bilmiyordu. Sersem bir halde nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kayalığın diğer ucuna baktığında ise donup kalmıştı.

    Bir hayal görüyor olmalıyım diye gözünü tekrar tekrar kapayıp açtı. Ama hayal görmüyordu. Kayalığın diğer ucunda saf, duru güzelliği ile bir deniz kızı duruyordu. Hayranlık uyandıran bu güzellik onu korkutmuştu da. Kayalığın çevresine bakındı başka var mı diye. Ondan başka hiçbir şey görünmüyordu.

    Deniz kızı birden yan tarafa dönüp bakınca bakışları büyülemişti sanki. Bu kadar mesafeden net bakışlar karşısında büyülenip kalmıştı. Ne yapacağına karar vermeliydi. Tekne büyük bir hasar almamış hava da açmıştı. Hemen kaçabilir dönebilirdi. Yada kimsenin göremeyeceği bu varlığın yanına gidebilirdi.

    Bu kararsızlıkla teknenin içinde dururken deniz kızının suya inip ona doğru yüzmeye başlamasıyla yanında bitmesi sanki saniyeler sürmüştü. Teknenin yanındaki kayalığa çıkıp ona bakıyordu. Onun ise nutku tutulmuştu.

    Deniz kızı konuşmaya başlayınca ise artık savunma mekanizması tamamen yerle bir olmuştu. Onun etkisindeydi. Ve tekneden inip yanına oturdu. Düşünme yetisi kalmamıştı sadece deniz kızının konuştuklarını dinliyordu.

    Havanın kararmasına az kalmıştı ve dönmesi gerekiyordu. Çünkü her zaman hava kararmadan döndüğü için gecenin karanlığı için yeterince ışığı yoktu. Ama bunu düşünemiyordu. Düşünebildiği tek şey hayran olduğu aşık olduğu bu deniz kızı idi.

    Güneşin tamamen batmasına yakın deniz kızı onun dudaklarına ölümcül hamlesini yapıp öpücüğü kondurdu ve kayalığın diğer ucuna çağırdı onu. Koşulsuz itaat edercesine dediğine uydu ve yürümeye başladı. Ve ilerledikçe sesler duymaya başladı tedirgin edici ürkütücü bağırışlara benziyordu bunlar. Kayalığın ucuna geldiğinde ise gördüğü manzara kanını dondurmuştu.

    Onunla beraber balığa çıkan arkadaşlarından biri deniz kızlarının arasındaydı. Ve parçalanıyordu. Onunla konuşan deniz kızı ise ona bakıp gülüyordu. Geriye baktığında ise teknenin etrafında da olduklarını gördü.

    Güzelliğin etkisine kapılıp kalmıştı burada ve kaçış noktası yoktu. Bunları düşünürken çoktan yanına ulaşan deniz kızları onun da kanını etrafa saçmaya ve parçalamaya başlamıştı.

    Büyüleyici güzelliğin ardındaki bu vahşilik ona çok iyi bir ders olmuştu ama bu ders parçalanmasıyla son buluyor ve ağzında kendi kanıyla karşısında duran o deniz kızını ve gülmesini görüyordu.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1798807/+
    0 ...