evde bi kitap(çık) var, ufak bi şey. şimdi arayıp bulması zor ama adı galiba "kuran'daki mucizeler"di ve ayetlerin hangi bilimsel ve teknolojik gelişmelere işaret ettiğini anlatan bi kitaptı. bi tane örnek vardı,
ayetin birinde "allah sizin için binek hayvanları (at, eşek, deve), araçlar (tekerlekli arabalar) yarattı, ve daha neler yaratacak" diye bi ifade vardı. işte diyordu kitabın yazarı, burada allah "daha neler yaratacak" derken, otomobilleri, uçakları, uzay gemilerini işaret ediyor.
"daha neler yaratacak" ifadesi bu derece mucizeviymiş. şimdi biraz ciddi olalım ve şu durumu analiz edelim. kur'an allah ifadesi ise tabii ki allah bizim bu yeni ulaşım araçlarını inşa edeceğimizi biliyordur ona şüphe yok. ama şu ifadede ne uçağa ne arabaya vs bi gönderme yok. bu lafı ederek hiç bi gayrı müslimi ikna edemez, tersine kendinize güldürürsünüz. ortadaki şey aslında hiç bi şey anlatılmayan (modern araçların inşasına dair) bi cümle, ama o cümleyi olduğundan başka yorumlayıp daha yükseklere çıkarmayı kendisine görev edinmiş bi insan.
ha bu örneği niye verdiğime gelince. ilker başbuğ'un neredeyse hiç bi şey anlatmadığı bi basın toplantısı var ortada. ama nasıl ki dinciler şu yukardaki gibi davranabiliyorlarsa, aynısını ulusalcılar yapıyorlar şimdi de. başbuğ hiç bi cevap vermediği halde
"paşam gerekli cevabı verdi" diyorlar,
"taraf'ın iddialarını çürüttü" diyorlar,
"eleştirilere karşılık verdi" diyorlar.. aynı konuşmayı mı dinledik diye şaşırıyorum ben de.
dün mesela biri başbuğ'un taraf'ın iddialarını çürütmüş olduğunu örnekliyordu. taraf'ta yayınlanan görüntülerin analizi yapılmış, sonrasında bu analiz medyaya iletilmiş, medya da taraf'ın yalan haber yaptığını bu aldıkları enformasyon sayesinde ortaya çıkarmış. yani başbuğ taraf'ın iddialarını bu basın açıklamasıyla böylece çürütmüş.
işte şu an dünyaya bakıp uçak gören adamın, kur'an'a bakıp "daha neler yaratacak" ifadesini görünce kendi kendine -allah hiç "uçacağınız aletler yaratacağım" demediği halde- tanrının uçağı refere ettiği sonucuna varması gibi, ulusalcı da kendi kendine sonuca varmış ve aynı mantığı kurmuş.
çünkü başbuğ'un fotoğraf analizi yaptırdığı ve bu bilgileri medyaya ilettiği sadece bu iddiayı ortaya atanın lafı. böyle bi haber yok. kaldı ki fotoğrafın analizine de gerek yok, çünkü fotoğrafın ırak sınırları içinde olduğu, görüntülerin aktütün'e 25 km uzakta olduğu zaten taraf'ın haberi içinde yazıyor. yani analistler sadece taraf'ın haberini baştan sona okumuşlar demek ki diyebiliyoruz. çünkü yalanlama yazısında "taraf'ın dediği gibi saldırı anı değil bunlar, aktütün'e uzak, hatta ırak içi" yazılmış ama zaten taraf bunu söylemiş haberinde. saldırı anı görüntüleri olduğunu iddia etmemiş, yalanlayanların yalanı taraf'ın öyle dediği.
ulusalcı aynı örnek verdiğim dinci gibi, bakıyor, taraf'ın iddialarını yalanlayan bi haber görüyor, basın açıklamasına bakıyor, başbuğ "doğru değil", "açıklamasını yapacağız" dedi diye "aha, diyor, demek ki başbuğ bu bilgiyi medyaya verdi".. fark ne?
çünkü dinci de ulusalcı da birbirinin aynadaki kopyalarından ibaret. ikisi de iman ediyor, ibadet ediyor, tapınıyor. biri allah'a, biri orduya.. ama ikisi de güce. ve ikisi de imanlarını sarsacak herhangi bi kanıt geldiğinde karşıdakini iftira atmakla suçluyorlar, aynı tavır.
çünkü bu ülkede sol yok. sol olmayınca aslında birbirlerinden farkı olmayan iki sağ düşünce birbirleriyle çatışmaya başlıyor. dinci vs ulusalcı. kavga edecek solcu olmadığı için eğer kendilerine karşı bi laf gelirse hemen karşıdakini dinci/ulusalcı olmakla etiketliyorlar. aynı tavır.
dinci ve ulusalcı arasındaki benzerlikler diye başlık açacaktım ama özetle anlatmış oldum.