sarılmakla sarılmamak arasında kalmak

entry6 galeri
    4.
  1. sarılmayın.

    bugün sınav çıkışı gördüm onu. merdivenden inerken beni gördü, tepkisizce inmeye devam etti. tabii benim yüzümde güller açıyor utanmasam yanına koşacağım. sınavını falan sordum, tekdüze ve isteksiz bir sesle bir şeyler anlattı ben yüzüne dalıp gitmişken. sarılmamak için zor tuttum kendimi; elimi yüzüne koymamak, mosmor olmuş gözlerinin altına dokunmamak için. her zaman olduğundan daha tuhaftı, iyi misin diyince uykum var; sarılayım mı dediğimde hayır dedi.
    niye diyip acınası bir şekilde gülerken istenmediğimi tekrar tekrar anladım.

    sarılsam ne olurdu ki? mutlu olurdum, bir kaç saniye de değil belki tüm gün boyunca anımsayıp anımsayıp gülerdim kendi kendime. ama olacakları da biliyorum. sarılmaya çalışsam öf diyip itecekti. ben geriye adım atıp "napıyosun ya hehehe" derken pişmanlıkla dolup ağlamak isteyecektim.
    basit bir sarılma için. kapımdan çıkarken ağır davranıp "hmm öyle işte..." diye gevelerken sarılmamı bekleyen biri için. o anlarda bile acaba yanlış mı anlıyorum yine mi itecek diye düşündüren birisi için.

    hayat kısa diye davranıp birine sarıldığında, öfleyip geri itilince hayat utançla kısalıyor.
    bırakın kucağınıza muhtaç kalsınlar. kırılan onlar olsun, bizim çektiğimiz yeter.
    14 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük