Üniversiteden yani okuldan fırsat bulmuş ve beni arıyordu, kısa bir okul sınav muhabbetinden sonra ;
+ bu hafta içi kamp yapacağız arkadaşlarla. Ufak bir grup olacağız. Sen de gelmek ister misin?
- iyi de arkadaşlarını tanımıyorum ki ben, hem kamp malzemesi nerden bulayım iki günde?
+ ya, tanıdıkların da var hem kamp malzemesi almana gerek yok. Fazladan var zaten.
- iyi peki, geliyim o halde.
+ tamam ben sana haber veririm nerde buluşacağımızı. Görüşürüz.
- görüşürüz.
Nerden çıktı bu kamp şimdi. Neyse, fazla kalabalık olmayacakmış iyi bari. Hem biraz kafa da dağıtmış olurum. Öyküyü de ne zamandır görmemiştim. Görmüş olurum hem sesini de duyduğum iyi oldu.
Bir süredir görüşmüyorduk. Konuşmamıştık da. Kötü değildi aramız ama yine ne konuşmuş ne görüşmüş idik. Ben de kalkıp kendime ufak bir çanta hazırlıyım. Lazım olacak şeyleri almış da olurum.
Kitap aldım, ufak bir fener, bir iki parça değişmelik giyecek şeyler ve ıvır zıvır şeyler. Çantayı hazırladıktan sonra normal günlük yaşantıma döndüm.
Hafta sonunu tanıdığım arkadaşlarıyla da konuştum. Eğlenceli olacam diyorlardı. Stres atarız hem de. Güzel geçecek diye konuşuyorduk onlarla. Onlarla da uzun zamandır konuşmamıştık. Bu kamp özlem giderme bahanesi olmuştu biraz.
Öykü, hafta sonu biterken arayıp ne zaman gideceğimizi söyledi. Salı sabahı erkenden çıkacağız. Bizim evin önüne gelirsin arabayla gideceğiz dedi. Ben, sizin ev? Diye şaşırınca güldü. Doğru, ya ben seni alırım evin önüne geliriz yada en son seni alıp öyle gideriz diyince. Sen gelip yorulma en son beni alırsınız dedim o da tamam dedi.
Beynim ise kendi içinde deli düşüncelerle doluydu.