Lodosun, camın dışındaki o ürkütücü sesiyle esişi ve yağmur damlalarının cama sertçe çarpmalarıyla renk kattığı bir istanbul gecesinde topladım kelimeleri önüme. Güzel bir öykü çıkar belki.
" özlemişti. Kısa bir süre gibi gözükse de özlemişti. Adımlarını eve doğru atarken ne lodos ne de yüzüne çarpan sert yağmur damlaları önemliydi onun için. Ne de şu gaza basıp giden yavşağın sıçrattığı sular. Bunları fark etmiyordu bile. Belki de ilk defa böyle bir ruh haline girmişti.
Eve vardı. Elindekileri mutfağa götürüp bir kenara koydu. Üstünde sırılsıklam olmuş kıyafetleriyle banyoya gitti. Önce pantolonunu sonra da kazağını çıkardı. Ve en sonunda da külot ve sütyenini çıkardı. Sıcak suyu açıp kendini suyun altına bıraktı. Iyi hissettirmişti.
Üstünde çıkardıkları makinede yıkanırken o banyodan sonraki bakımını yapmış ve kurulandıktan sonra pijamalarını çekmişti üstüne. Bu anda aklına gelmişti saçlarında dolaşıp tarayan elleri.
Bira almıştı kendine. Onu açıp içmeye başlamıştı. Yemek istemiyordu canı. Uğraşmak da istemiyordu. Tek başına yemek yemeyi sevmiyordu bile. Aslında telefonla konuşuyorlardı. Yine de özlemesine engel değildi bu. Ellerinin saçlarında olması yanında olması farklıydı.
Çamaşırlarını çıkarmış kuruması için bırakmıştı. Birası da bitmek üzereydi. Yorgundu da biraz dinlenmesi de gerekliydi. O yüzden yatağına doğru artık geçiyordu. Diş bakımı gibi şeylerini de tamamladıktan sonra yatağına geçmişti.
isterse romantik bir sevişme sonrası yada tutku dolu yorucu bir sevişme sonrası olsun. Belki de sadece bir sarılma ve beraber geçirilen andan sonra olsun. Hangi andan sonra olursa olsun. Onun koynunda onun kokusuyla onun teniyle ona sarılıp uyumak gibi başka bir his yoktu. Güvende hissettiren huzur vereb mutlu eden bir yer. Uyurken de uyanırken de hep kalınmak istenecek yer.
Yatağına uzanıp aklına bunlar geldiğinde ve özlediğini hissettiğinde gülümsüyordu. Çünkü sabah bu özlediklerine yine kavuşacaktı. Ve telefonda onunla konuştuktan sonra keyifli bir uykuya daldı. Belki de sabaha koynunda uyanacaktı. "