Dün Antalya havalimanına iniş yaptım, dayının birine tramvay nerden kalkıyor diye soracaktım, dayı a haber izliyordu ‘nerden geliyorsun’ diye sordu, ingiltere dedim. Dayı dedi ki ‘enayimisin kardeşim, az önce haberlerde bir uzman konuşuyordu, 2020’de ingiltere ekonomisi çökecekmiş, bence kendini kurtar’ dedi. Tramvaya bindim, önümdeki teyze a haber izliyordu. Antalya otogarına geçtim, yemek yiyeceğim, lokantada a haber açık, a haber’de ‘dünyanın en pahalı benzini ingiltere’de’ diye haber geçiyordu. ingiltereden geldiğimi söylesem acıyıp ‘yemek bizden’ diyeceklerdi. (meraklısına ingiltere’de benzin tl üzerinden 9 lira ama asgari ücretli tl üzerinden 12 bin lira maaş alıyor.)
Otobüse bindim, yolcuların çoğu koltuk arkasındaki tv’lerden ahaber izliyordu “Fırat’ın Doğusuna giriyoruz” diye alt yazı geçiyordu. Dayının biri “Almanya’dan geliyorum, Alman ordusu bile bu kadar güçlü değil, bizim yaptığımız tankları Almanlar yapamıyor, Abede mabede fark etmez ezer geçeriz” diyordu. Alman Savunma bakanlığında çalışıyor sandım. ‘Almanya’da ne iş yapıyorsunuz’ diye sordum. ‘Oğlumu ziyarete gitmiştim, 2 ay kadar orada kaldım ama teknolojik olarak bizden iyi değiller onu gördüm’ dedi.
Otobüs mola verdi, mola yerindekiler ahaber izliyordu. Teyzenin biri yan masadan sordu “evladım nereden geliyorsunuz?”
‘ingiltere dedim ama ingiltere’de hayat bitmiş, herkes Türkiye’ye özeniyor, kraliçe elizabeth bile ingiliz vatandaşlarına ‘mutlu bir yaşam için Türkiye’ye kaçın kendinizi kurtarın, burda hayat bitmiş’ diyor. Biz cumhurbaşkanımızı eleştirerek hata yapıyorduk ama ben doğru yolu buldum’ dedim. Teyzenin mutluluğu görmeye değerdi “evladım dedi keşke herkes senin kadar hakkaniyetli olsa, bizim çocuklar da Hollanda’da, geçenlerde tvler Hollanda’nın ekonomisi kötü diyordu, çocuklarıma söylüyorum ama dinlemiyorlar, gerçeği görmüyorlar, bak sen doğruları konuşuyorsun, Allah razı olsun’ dedi.
Not: kesinlikle abartı yok ama uzamasın diye eksiği var...
