"benim dinim bana senin dinin sana" insanları kandırabileceklerini zanneden bu geri zekalı mahluklar ramazanda oruç tutmayanı döven, mini etekle gezeni orospu ilan ederek tekmeleyen, sokakta el ele tutuşanlara sanki ahlaksızlık yapıyorlarmışcasına bakan, inanmıyorum diyeni yeri geldiğinde öldüren insanlardır. sonra da karşımıza geçip demezler mi ' islam şöyle hoş görülüdür , şöyle sevgi doludur' diyip hala akılları sıra kandırma girişimlerine devam ederler. kendinden olmayana asla tahammülü olmayan bir anlayıştır tam olarak benimsenen.
bu katliamı yapanlar, katliamlarını üstün din duyguları ile yaptılar ve çok ulvi bir iş yapmış gibi zerre kadar vicdanları sızlamadı. islamda kafa kesme boyun vurma var mıdır? evet vardır.
“Sana haram ayını, o ayda yapılan savaşı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük suçtur. Ama Allah’ın yolundan engellemek, o yolu ve Mescid-i Haram’ın kutsallığını görmezlikten gelmek ve halkını oradan (Mekke’den) çıkarmak, Allah katında daha büyük suçtur. O fitne (savaş ateşi) adam öldürmekten beterdir. Güçleri yetse, dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşırlar. Sizden, kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse,yaptıkları şeyler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennem ahalisidir, orada ölümsüz olarak kalacaklardır.” (Bakara 2/217)
Yukarıdaki ayet dinden dönenin öldürülmesine şöyle delil getirilmektedir: “Âyette geçen “feyemut = فَيَمُتْ= ve ölürse” ifadesinin başındaki “fâ” harfi takibiyedir. Bunun anlamı,ölümün irtidatın hemen sonrasında geliyor olmasıdır. Bununla birlikte herkes bilir ki irtidat eden irtidat ettiği için hemen ölmez. O halde takibiye anlamı, yani ölümün irtidatın hemen sonrasında gelmesi, ancak şer’i bir ceza olarak irtidat sebebiyle cezalandırılmaları yoluyla olur. Böylece ayet, mürtedin öldürülmesinin vücubuna delil olur.(ibn Aşur, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, 2/272.)
Buhari ve diğerlerinin ikrime’den rivayetine göre, halife Ali (r.a.)’a zındıklar getirildi ve o da onları yaktı. ibn Abbas durumdan haberdar olunca şöyle dedi: “Ben olsaydım onları yakmazdım. Çünkü Rasulullah bunu yasakladı ve şöyle dedi: Allah’ın azabıyla ceza vermeyin. Ben olsaydım onları öldürürdüm. Rasulullah şöyle demiştir: Dininden döneni öldürünüz.(Buhari, istibane, 2.)
“inanıp güvendikten sonra kâfir olan (âyeti görmezlikten gelen) ve kâfirliği sürdürenlerin (ölünce yapacakları) dönme istekleri kabul edilmez. işte yoldan çıkanlar onlardır. (inandıktan sonra) Kâfir olan ve kâfir olarak ölenlerden biri, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye verebilecek olsa kabul edilmez. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır. Onlara yardım edecek bir kimse de olmaz. “ (Al-i imran 3/90-91)
Ayetlerde inandıktan sonra kafirlik eden ve küfrünü artıranlardan bahsedilmektedir. Bunlar tevbe etmeyip de bu hal üzere ölürlerse sonları cehennem olacaktır. Demek ki tevbe bu insanları kurtaracaktır ama bu tevbenin zamanının geçmemesi gerekir. Zamanı geçirilen tevbenin etkili olmayacağına dair şu ayet önemlidir:“Kötülükleri işlemeye devam eden, ölüm gelip çatınca da; "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlerin tevbesi tevbe değildir. Kâfir olarak ölenlerin tevbesi de tevbe değildir. Onlar için elem verici bir azap hazırlamışızdır.”(Nisâ 4/18)
Firavunun tevbesi de aynı gerekçe ile kabul edilmemiştir.
Yani bu iki dağcı için tövbe zamanı geçmiştir, kafa kesmeyi hak gören sevgi pıtırcıklarına göre. Fas'a atom bombası mı atılır, haritadan mı silinir mutlaka toplumun hepsine mal edilerek cevap verilmelidir.