izlemekten aşınan bir cd'sine sahip olduğum, güney illerinde ukela fransız arkadaşlarla kaynaştıran bir film. ayrıntı manyağı yapar ama beni de kıllandıran falsoları vardır. kadı kızının selülitleri mukabilinden:
''Film ticari ve sanatsal açıdan büyük başarı yakalamıştır. Bununla birlikte les Inrockuptibles yazarı Serge Kaganski'nin ağır eleştirilerine maruz kalmıştır. Kaganski'ye göre film, Fransız toplumunun realistlikten oldukça uzak, şaaşalı bir betimlemesi, eski, etnik grupların nadir görüldüğü, gizli lepenist* bir Fransa kartpostalıdır. Paris çeşitli etnik kökenin bir arada bulunduğu bir şehirdir ve Montmartre'ın bitişiğinde, siyahi yerleşimlerin bulunduğu ve burada yaşayanların filmde pek az görüldüğü Barbès-Rochechouart bölgesi yer almaktadır. Eleştirmene göre, yönetmen, mükemmel Paris'in rüyası bir görüntüsünü yakalamak için, siyahi insanların filmde yer almaması gerektiğini düşünmektedir. ilginç olansa, filmde sadece tren istasyonunda Amélie'yi rahatsız etmek için arkasından yürüyen üç serseri için siyahi oyuncu kullanılmış olmasıdır.
David Martin-Castelnau ve Guillaume Bigot gibi diğer eleştirmenlerse, Kaganski'nin bu eleştirisini haksız bulmakta ve Kaganski'nin iddialarını, bir çeşit ''elit'' grubun, filmdeki sıradan insanlara karşı hastalıklı bir aşağılama olarak değerlendirmişlerdir. Filmin yönetmeni Jean-Pierre Jeunet ise, filmde Lucien rolünü üstlenen Kuzey Afrika kökenli oyuncu Jamel Debbouze'yi örnek göstererek bu eleştirilere karşı çıkmıştır.
Filme getirilebilecek bir eleştiri de, yeniden yapılandırılma aşamasında olan bir bölge olan Montmartre'da, Amélie gibi bir garsonun, sadece garsonluktan aldığı parayla herhangi bir ulaşım aracına ihtiyaç duymaksızın nasıl işe gidebildiği, iş yerine nasıl bu denli yakın yaşayabildiği ve iş dışındaki boş vaktinin neden bu kadar çok olduğuna yönelik olabilir.''