Demek ki yüce allahın kullarını, özgür iradesiyle serbest ve başbaşa bıraktığı gerçeği açığa çıkmaktadır. Bu bağlamda Mesele inançsızların saygı göstermemesi değildir. Nasıl olsa bu saygının veya saygısızlığın neticesini herkes kendisi yaşayacak. Esas mesele din iman ahlak sahibi olması gereken müslümanların cenabı hakkın emir ve yasaklarına uyup uymamaktaki saygısı. Öyle ya, hem inançlı ve imanlı olduğunu iddia et, hemde kalk buyruklarına itaat etme. Bu nasıl saygı? Saygı böyle mi olmalı?
Bazı münafık kafalılara gelince; dini imanı islamı tebliğ ve irşad, işin ehli kişilerce rabbimizin bir emri gereği yapılır, taa ki kullar "biz bilmiyorduk, bize kimse anlatmadı" demesinler diye. Ülke meselesi denilen konulara gelince; bir papazı ile kontrol etmekten aciz insanlar, o papazın efendilerinin hazırladığı kanunlarla ülkeyi nasıl yönettikleri ortada. Ama suç onlarda değil, suç bizde. Biz elimizde imkan varken islamca yaşamadık. Medeniyet zannedip ahlaksız Batıya özendik. Sonra da bu hâle geldik işte. Halbuki ilim ve teknik batı ahlaksızlığı değildi.
Zira hangi hukuki kuralları ve kanunları koyarsan koy, insanlar yoldan çıktıysa, onları kanun zoruyla hale yola koyamazsın. Sadece nasihat edebilirsin. Din nasihattir. Kimse kimse üzerine bekçi değil. Allah herkese akıl fikir vermiş. Zamanı gelince de hesabını kendisi sorar.