Aslında ilginç bir figürdür atatürk.
Çok farklı tezatları ve uç noktaları taşır.
Bir devrimcinin tüm özelliklerine sahiptir.
Bir diktatörün birçok yönelim ve uygulamasını üzerinde barındırır.
Yaşadığı çağın en entelektüel liderlerindendir ama toplumu uygulamadaki şekillerin değişimi ile dönüştüreceğine inanacak kadar da yüzeysel bir siyasi zihniyete sahiptir.
Gerilla tipi direnişi örgütleyip, düzenli orduya evirecek kadar başarılı bir askerdir.
Padişahlık, krallık gibi hanedanlardan gelen tek adamlara karşı olan bir özgürlükçüdür ama, demokrasinin bir insanı tiranlaştırmasına da karşı değildir.
Son yüzyılın köklerini batı aydınlanmasına dayanan tek antiemperyalist rejiminin mimarıdır.
Bir savaş kahramanıdır ama kaybedeceği bir cephede görev almayı ret edecek kadar da kariyer ve kişisel tarihine önem veren bir profesyoneldir.
Otorite karşısında her zaman asidir ama, otoriteyle yakınsa buna entegre olmayı da yanlış görmez.
Aslında daha bir sürü tezatlığı var gazinin. Benim için onu bu kadar entresan ve fantastik bir figür haline getiren de bu özellikleri zaten. Karlstad anılarını okudum geçenlerde, keşke dedim eski günlüklerini imha etmeseydi. Onun insan tarafını onun kaleminden okumak harika çünkü. Ben mustafa kemal’i rejimin ve resmi ideolojinin övgülerinden, karşı devrimcilerin ise yergilerinden bağımsız olarak ele almayı cidden çok seviyorum.