iki şeyi çok gerekli buluyorum. gülümsemek ve söğüt. ağaç olandan açıyorum bahsi. gülümserken bir söğüdün altında. ya da uzaktan belirmeye başladığında dalları. yayılan tebessüm var ya surata. ruha dek nüfuz eden. içten bir ferahlık. bundan bahsediyorum.
iki şeyi de inanılmaz gereksiz buluyorum. zorunda hissetmek. ve plastik. ancak ben gereksiz bulunca bunlar yok olmadığından. hatta gereksiz bulduğum şeyleri hayatımdan çıkaramadığımdan. gereksiz bulduğum şeyler ile birlikte yaşamak zorunda hissediyorum. bu his de plastik gibi. asla çözünmüyor insanın dimağında.
iki şeyi de ilginç buluyorum. keskinlik. ve kendinden eminlik. her ne kadar özgüven dedikleri şey içerisinde bir miktar keskinlik barındırıyor olsa da. aralarında keskin ayrımlar olduğuna inanıyorum. işte keskinlik ile diğer şeylerin birbirinden keskin şekilde ayrılması filan. bu tip şeyleri daha da ilginç buluyorum.
iki şeyi de seviyor gibiyim. tam emin olamıyorum sevmek konusunda dahi. herhangi duygu kendini apaçık belli etse de bünyede. sevginin yankılanması ruhta. bir miktar belirsiz. sevgi. biraz sarıp sarmalanmış gibi. diğer duygular tarafından korunuyor belki. yahut ortaya çıksa hepsini yok edeceğinden. mini rekabet sonucu. diğerleri tarafından engelleniyor gibi. sahiden de. sevginin tamamen var olduğu zamanlarda. başka neyin esamesi okunur. insan bu defa da onu sıfatlar ile niteleme. zarflar ile yayma telaşına düşer de. başkaca şeyler yok oluverir.
iki şeyi işte. aslında sevsem severim gibi. ama şimdi ne gerek var. diğer bütün duygulara ihanet etmeye. onları ikinci plana itmeye. görmezden gelmeye. hakir görmeye. ben daha önce bir şey hissetmemişim budalalığına kapılmaya. değil mi. ki bunlar da ne yazık ki. sevdikten sonra öğrenilebilecek şeyler. bir sevmek. bin hissedişin katili.
iki şeyden biri işte. iki. yoksa neden onlarca sıralamayayım şuracaktı. gerekli. gereksiz. ya da ilginç şeyleri. seviyor gibi olsan bile işte. meyledersin sürekli. sevme ihtimalin olan şeye. takılı kalır zihin en başta. daha neler ki neler. üç dörtlük parçalar icra ederken mesela. neden iki dörtlük hatta iki ikilik değil ki diye üzülecek kadar. sevmeye teşebbüs üzülmektir işte. bir şekilde.
iki şeyden ikincisi. hareket alanı. zihin için olan tabii. yoksa bana ne ki.