eski güzel günlerin anımsandığı andaki his. öğlen açarsın balkonun kapısını. bir koku gelir, hiç beklemediğin.
beynine çarpar çok kısa bir süreliğine. birşeyler hızlıca içini güzelleştirir. bir gülümseme çakar yanaklarına.
ve mutluluk gitgide yontulan ruhtan uzaklaşandır. arada bir teselli mi ediyor hayat...
eskiden, 51 ekran o siyah televizyonun önünde uzanıp reha muhtar'ın ateş hattı'nı izleyecek olmak, zaga'yı, ceviz kabuğu'nu izleyecek olmak bile bir mutluluk veriyordu. o göreceli masumiyet, rahatlık, çocukluk şimdi yerini
sabaha doğru göz yaşı döken, beynini pis düşüncelere kaptırmamaya çalışan, aynaya baktığında 1 haftadan fazladır uzamış sakallarını gören, akşam 6 da kahvaltı yapıp sabah 7'de akşam yemeğini yiyen bir enkaza bıraktı.
işte o yüzden çocukluk gibisi yok. her ne kadar o da acı dolu olsa da. o daha güzeldi.