Yaşanmış ve yaşanabilecek tüm güzelliklere meydan okuyan bir güzelliğin vardı. Varlığının uzantıları yeryüzünü tüm sıcaklığıyla sarıp gökyüzüne yükseliyordu sanki. Masumiyetin ve zarafetin vücut bulmuş haliydin sen. Baktığın yer ışıldıyor, küçük tebessümlerin bütün doğayı sevindiriyordu. Gerçekten de tanrısal bir güzelliğin vardı. Ben senin varlığının eşsiz bir tat verdiğini anlatabilmek için dünyanın farklı bölgelerinden kelimeler toplamaya çalışırken telefonun şu şekilde çalmaya başladı: "Tanrım nerden sevdim nerden düştüm bu belaya..."
Evet, bu zil sesi bir yıkım olmuştu benim için. Şimdi kendi varlığıma uzanıp yeniden sorgulamaya başladım bütün hayatımı. Sonra bu zil sesi olayını unutmaya çalıştım. Bu olayı çekip çıkarırsam sen benim için yine Tanrısal bir güzelliğe ulaşacaktın ve dünya, tüm insanların ve hayvanların el ele tutuşup şarkılar söylediği bir sahneye dönüşecekti. Bir şekilde o korkunç zil sesini unuttum ve seni rahatsız etmeden yeniden izlemeye başladım. Yine kusursuz bir güzellik yaşarken telefonun yine çaldı.
Az önce metroda karşıma oturan güzeller güzeli kadın, ben bunu hak edecek ne yaptım?