sözlük yazarlarının itirafları

entry163170 galeri ses32
    154299.
  1. bakkala giriyorum mesela. nasılsın muzaffer abi diyorum. iyiyiz be müdür nasıl olalım bakkalız işte diyor. sen nasılsın diyor. buna da şükür muzaffer abi diyorum. ne yapıyorsun diyor. işler güçler. bu aralar ekonomistim muzaffer abi. finansörüm. hatta global ticaretin merkeziyim. dün de anayasa profesörüydüm işte. ondan önce de oyun bozmakla meşguldüm. yarın da ne olacağımıza paşamız karar verir diyorum. olum sürekli böyle cümleler kurma bak alacaklar seni de içeri diyor. abi dışarıda gibi hissediyor musun gerçekten. sen hayırdır diyorum. iki yumurta bir ekmek bir de sigara versene. ve özledim muzaffer abi. ne diyon lan yine uyumadın mı sen diyor. yok abi ne uyuması gece mesaiye kaldım. sabaha kadar dolar euro paritesini takip ettim ve anladım ki bir tek bizim mahallede yükselmiyormuş dolar. olum senin doların mı var sanki ne uğraşıyon böyle şeylerle. al şu yumurtaları güzelce kır ye. sonra da uyu hadi biraz. abicim ayakta uyumak alışkanlık yaptı da biraz kusura bakma ağzımdan küfür müfür çıkarsa diyorum. lan ne kusuru canın çok küfretmek istiyorsa akşam bir masa kuralım diyor. yok be abi ona da zamcık gelmiş diyorum. zamcığın geldiğini unutalım da ondan sonra içelim ağzımızın tadı kaçmasın. iyi tamam sen bilirsin ama bak ben ciddiyim ha. hatunu da annesine gönderdim kafam rahat. gel istersen akşama bize takılırız diyor. yok be abi akşamları evden çıkmaya korkuyorum ben diyorum. oğlum bak senin sonun iyi değil ha diyor. muzaffer abi seni çok severim o yüzden sana bir sır vereyim mi diyorum. senin de sırlarından bıktık ama söyle bakalım diyor. hepimizin sonu ölüm be abi. iyi ya da kötü değil. öleceğiz. lan siktir git de uyu hadi.

    bunları söylerken ben de çıkıyordum zaten. iki günde bir buna benzer sohbetler yapıyorum. bakkalla. manavla. kasapla yapamıyorum ama. çok pahalı orası. selam verip geçiyorum kapısından. param da var aslında ama pahalı olduğunu düşündüğüm için kasaba girmiyorum. hatta yaz geldiğinde mesela. cebimde dondurma satın alacak on liram olsa bile max alırım ben. magnum satın alamam. bana hep pahalı gelir magnum. ulaşılamazlığın sembolüdür adeta. elinde magnum gördüğüm insana imrenirim. yani ne bileyim bakan çocuğu filan olmalı bu magnum yiyenler diye düşünürüm. sokakta yürürken magnum kutusu görsem. alır çöpe atarım önce. sonra da sokağın başına döner sokaktan bir daha geçerim. magnum yiyen birisi bu sokaktan nasıl geçmiştir acaba diye düşünerek. magnum abi magnum.

    neyse konumuza gelelim. yokluğa bir şey anlatamamak daha kolay bence. en azından normal geliyor bu anlatamama işi. içinden diyorsun ki lan başkası da olsa bu yokluğa hiçbir bok anlatamaz. ben de anlatamıyorum yani ne var bunda. biraz ferahlıyor için. su serpiliyor. israf etmeden serpiliyor ama bu su. damlatma tekniği gibi. kurutup da öldürmüyor ama suya da doymuyorsun. bir yandan hak da veriyorum bu tekniğe. sanki suya bir tek benim ihtiyacım varmış gibi üzerime boca da edilmesin zaten. su önemli abi. adam gibi kullanılsın. öte yandan sudan bile istediğim kadar yararlanamayacak isem ne bok yemeye hayattayım lan ben diye de düşünmüyor değilim. zaten bunlar ancak düşünülebilir şeyler. düşündüğün halde yaşayamayacağın acayip çok şey var. hayal simülasyonu da bulunsun artık yani. onu da mı ben bulayım. düşündüğüm şeyi yaşatsın bana. rüyadan daha gerçek ama gerçekten daha az gerçek olsun. yani böyle ara bir şeyler. adı da araf olsun.

    geçenlerde afrika turuna çıktım. demokratik kongodan demokratik orta afrika cumhuriyetine gidiyorum. uçak bileti bulamadım. daha doğrusu aramadım. yola baka baka gideyim diye. temel sebebim bu olmasına rağmen gece seferi için demokrasi turizmden bir otobüs bileti aldım. uyurum diye. bu uyuma arzusu da bütün sebeplerin önüne geçiyor zaten. neyse. otobüse atladım. sırt çantamı yan koltuğa koydum. bir an önce uyumaya çalışıyorum ki yarın sabah demokratik orta afrika cumhuriyetini rahat rahat gezeyim. gözümü kapatıyorum. ışık yanıyor tekrar açıyorum. gözümü kapatıyorum. anons yapılıyor tekrar açıyorum. işte efendim demokrasi turizmin sayın yolcuları cart curt. en son muavini çağırdım. başgan şu ışıkları kapat allahını seversen demokrasi gözümü alıyor dedim. tamam benim abim hemen gapattırıyom dedi. oha la dedim sen de mi yozgatlısın. evet abi babam zamanında buraya göçmüş dedi. la dedim tam yozgatlısın ha. göç etmiş desene olum öylesi daha havalı. abi ne havası gözünü seveyim demokratik kongo doğma büyüme dedi. tamam la tamam şu ışığı kapat da uyuyak dedim. arkasını dönmüş giderken. içimden de gözümüze soktuklarına göre bunların demokrasisinde kesin bir pislik vardır diye düşünüyordum. bir de muavin otobüsten indiğimde abi rüyanda afrikada demokrasi var diye slogan atıyordun dedi. iliklerime kadar işledi demokrasi. demokrasi. demokrasi.

    geçenlerde yine. arkadaşın biri geldi. kanka dedi sen bilirsin. tarih boyunca toprağı ilk gelen kapar diye bir kural mı vardı dedi. yok la tarihte ne kuralı dedim. önceden kural yokmuş. ya işte herhangi bir hukuk sisteminde toprak sahibi olurken önce gelen toprağın sahibi olur diye bir kural var mı dedi. hukuk sisteminden ne anlıyon kardeş sen dedim. bana boş yapma lan cevap versene dedi. o zaman var kanka dedim. yani o toprağı ilk keşfeden oranın sahibi mi oluyor dedi. kardeş keşfedilen bir yerde hukuk sistemi de olmaz önce insan sonra hukuk dedim. ya hukuk sistemi var olan bir ülkenin insanları o toprağı keşfediyor ise. bak şimdi olay temel sahibi olmaya başladı. benim bildiğim kadarıyla önceden böyle bir kural varmış. mesela denizde gidiyon. bir ada keşfettin bayrağı diktin mi ora senin oluyor. ama sonradan kıta sahanlığı filan ortaya çıkmış. bazı bölgeler uluslararası su kabul edilmiş. işler değişmiş. peki şu anda herhangi bir devlete tabii olmayan kara parçası var mı diye sordu bu defa da. olabilir bence. yani okyanuslarda filan bağımsız bölgelerde çok küçük adalar. tamam yarın devleti kuralım o zaman. ben şimdi google earthden bakıp o adalardan birini seçeyim dedi. bu arada özel mülkiyete tabii adalar da var diyordum ki. arkadaşım google earthü açmış. bize ada beğeniyordu. dayanamadım dedim ki kanka devleti kurunca beni yök yapar mısın. yaparız la sıkıntı yok ama ilk üç yıl öğrenci garantisi veremem dedi. olsun tamam ben zaten sansasyon fakültesi açıp bahçesinde de karpuz yetiştirmeyi düşünüyorum. domates momates de ekeriz la dedi. harbiden lan gül gibi geçinir gideriz dedim. azıcık kenara kay da birlikte bakalım hadi.
    5 ...