sosyalizm bireylerin girişim özgürlüğünü değil, sizin girişim özgürlüğü olarak adlandırdığınız sömürü özgürlüğünü yok eden, bastıran bir diktatörlük ideolojisidir.
eşitlik diye sunduğu ise, sizin mülkiyet hakkınızın başkasını etkilemeyecek duruma indirgemesi, serbest ticaret özgürlüğü denilen rant ve haksız kazanç ile köşeyi dönme özgürlüğünüzü gasp eder.
evet, sosyalizm işçilerin alınterini çalıp yattığı yerden milyonlarca dolar para kazanan patronlar için gaspçı bir diktatörlüktür.
kapitalizm ise, sizin ticaret özgürlüğünüze karışmaz, fakat ticaret özgürlüğünü oluşturan şartlara da karışmaz.
yani kapitalist ekonomi der ki; eğer bir ülkede x ücretinde satılan bir ekmek varsa, bir özel şirket piyasadaki tüm ekmekleri x fiyatından alıp 20x fiyatına satabilir, bu ticaret özgürlüğüdür.
açlıktan binlerce insan ölse dahi, bir patronun piyasadaki tüm ekmekleri x birim paradan satın alıp 20x birim paraya satması ticaret özgürlüğü, girişim özgürlüğü der.
mülkiyetinizi karışmaz kapitalizm, yani bir patron çocuğu 5 yaşında milyar dolarlık servete sahip iken, bir işçi çocuğu 5 yaşında sokaklarda sürünüyorsa, bu onun için sorun değildir.
mesela afrika'da insanlar susuzluktan ölürken, elindeki suyu stoklayıp satan büyük su firmalarının mallarına tepeden inme el koyup afrikada'daki insanları en azından susuzluktan kurtarmaz.
hatta bunu yapana karşı çıkar, ''bu ticaret özgürlüğü adam isterse suyu satar isterse satmaz'' diye savunur.
serbest piyasa bireyin potansiyelini yakalaması için bir altyapıdır doğru, ama hangi bireyin?
kapitalist ve liberal savunucuları bireyleri eşit olarak varsayar, oysa bir patron çocuğu ile bir işçi çocuğu ve amerika'daki bir işçi çocuğu ile afrika'daki bir işçi çocuğu hiçbir zaman eşit olamaz.
yani patron çocuğu milyarlarca dolarlar ile istediği girişimi yapabilir, bu ticaret özgürlüğü der, fakat işçi çocuğu babasından kalan binlerce dolarlık borcu ödemek zorundadır, onun bırakın girişim yapmak için parası, asgari ücretle geçinebilecek durumu yoktur.
tabii bu kapitalist ekonomistler için problem değildir, çünkü onlar zaten kapitalizmin sadece patronların çıkarına işlediğini, işçilerin çıkarlarını gözetmeden ve hatta her geçen saniye onların haklarından gaspederek ilerlediğini de bilir.
sosyalizm der ki; bir patron çocuğu yattığı yerden bir işçi çocuğunun ömründe kazanacağı paranın yüzlerce katını bir yılda harcayamaz, bu özgürlük değil sömürüdür.
sosyalizm der ki; bir patron yattığı yerden günde onlarca saat çalışan binlerce işçinin yıllık kazancınını bir ayda kazanamaz, bu özgürlük değil sömürüdür.
sosyalizm der ki; dünyada herkese yetecek kadar su varken, elinde suyu stoklayıp toplayan, ve bunu parayla insanlara satan, parası yetmeyeni susuzluktan öldüren sistem özgürlüğü değil esareti getirir, sömürüyü doğurur.
sosyalizm der ki; her insan asgari şartlarda eşit miktarda çalışmalı ve insani gerekçeleri devlet tarafından karşılanmakla birlikte ekstra bir emek ücreti almalıdır.
fazla çalışan insana da fazla para verilmeli -fazla emeğin karşılığı olarak- ve zengin olacak olan insan, yani zengin olmak isteyen insan bunu babasından kalan bilmem x holdingi ile değil emeğiyle, alınteriyle, çalışarak kazanmalıdır.
onbeş yaşında milyarder olan patron çocuğu ile beş yaşında açlıktan, hastalıktan ölen işçi çocuğunun yerini gözünde eşit tutan, bunu özgürlük olarak niteleyen aptal, vicdansız ve vurdumduymaz sistem sosyalizmi eşitlik olarak göremez elbette.
oysa sizin tozpembe hayatınız gibi değildir hayat, ben ki yedi yaşlarımda sokakta su satan, haftasonları pazarda, yaz tatillerinde sanayide çalışmış bir birey olarak bugün kimin ne için mücadele ettiğini, özgürlüğün ne olduğunu, sömürünün ne denli ve ne açısından olduğunu çok iyi anlıyor, ve umudumu yalnızca devrimci mücadelede, ve yakın olarak kurtuluşumu sosyalizmde görüyorum.
eğer siz patron çocuğu olarak büyümüş iseniz, kulak asmayın dediklerime.
dönün arkanızı, açlıktan ölen, hastalıktan körelen, inleyen halkın seslerine kulaklarınızı tıkayın ve milyarlarca liralık paranızın esareti altında bizim haklarımızı tekrardan kazanmak için geniş çaplı mücadeleyi büyüteceğimiz günü bekleyin, bu açıdan vicdansız ve tutarlısınızdır.
''emeğin özgürlüğü, emeğin hakkı verilmeyene, kazanılmayana dek vaadedilen özgürlük bir palavra, ve size özgürlük vaadedenler özgürlüğü sizden çalan, sizi zincirleyip kendi düşlerinde köle haline getirenlerdir.''