inanmayışlara gebedir, bir sorgu sanatıdır der felsefe..
Ama bilinemezlik kadar da vahim bir tablodur yaşamak..
Bir kadının gözyaşlarında ararsın her defasında.. o temel yıkımında hazzın tapınaklığı haline bürünmüş dünyanın akıp duran tasvirini.. duyarsın
Yine de cevaplamaların boyun eğikliğiyle çelişiyor, mimikleri
Kim? Neden? Veya şimdilerde danstalar nevrozları yine duş başlığının kireçlenmış deliklerinin silüetinde..
Harabe yüzler, geç kalmalar, dali"nin akan saatleri gebedir felsefe her daim yokoluşlara..
Bir kitap ki der, yazarı kadarmış yazardan öteye bir yolu yok okuyucunun yüzeysel eleştirilerinde.
Peki kimdir o zaman bizi ölüme uğurlayacak şeçenek, şeyler ve daireler biraz..
3 şair,bir kadın der. Bir kadın ki ebediyetten uzakta edebi bir duygulanıma tema gider bir beyin güruhunda asılıpta son anda ipi kesilen idam mahkumuymuşcasına..
Yine de derinleşir gibidir benden, bana varacaklar ve seni hakimiyetinden koparacak otoriter bir haşlanan yumurta kaynayışı.. buharı, sökük mutfak tavanına vuruşlarda, kahve yüzeyine vuran geceden kalmış su.