dünya sıvı süt pazarının toplam yüzde 65'ine sahip olan süt şeysi.
şeysi diyorum, çünkü uht süt, süt değildir.
neden değildir?
çünkü uht süt elde edilmesi için süt 135-140 derece sıcaklıkta 3 ila 6 saniye endüstriyel işlem görür.
buna pastörizasyon diyorlar ama yanlış.
zira pastörizasyon farklı bir şey.
pastörize işleminde süt 70-75 derecede 15 ila 30 saniye arası endüstriyel işlem görür, uht işleminde ise daha farklı.
pastörizasyon işleminde sütün içindeki yararlı bakterilerin çoğu kalıyor, ama uht işleminde tüm bakteriler ölüyor. içinde hiçbir bakteri bulunmayan ambalajlanmış uht sütler de 4 ay gibi uzun bir raf ömrüne sahip oluyorlar.
işte uht işleminde sütün ani ve yüksek sıcaklarda kaynatılması ile sütün içindeki bütün yararlı bakteriler(probiyotikler) ölüyor. sütün protein miktarı sıfıra düşüyor. ve insanlar en önemli protein kaynaklarından biri olan sütten hiç protein alamıyorlar...
üreticiler neden pastörize süt değil de uht süt üretiyorlar.
çünkü pastörize sütün raf ömrü en fazla 4-5 gün, ama uht sütün raf ömrü 4 ay.
pastörize süt soğuk zincir istiyor, uht süt için buna gerek yok.
yani tamamen ticari ve pazarlama için.
sağlığa bir faydası olup olmaması kimsenin umurunda değil.
güya süt üretip satıyorlar işte.
peki ne yapmalı? süt içmeyelim mi?
tabi ki süt içeceğiz, süt bizim temel ihtiyacımız.
ama marketlerde satılan uht'li sütleri içmeyeceğiz.
her mahallede bir şarküteri vardır, mandıra ürünleri satan bir yer vardır. işte buralara her gün günlük taze inek sütü geliyor.
alın onlardan tüketin. bir o sütü için, bir de kutu sütü için, aradaki farkı göreceksiniz.