vaudeville for vendetta

entry645 galeri
    172.
  1. yazının hayattan güçlü olabileceği söylemi yaklaşık bir asır belki daha fazla bir zaman dilimi kadar eskimiş bir söylemdir. bu sözün burada hatırlatılması gerçekte nezaket icabı, yanağı şişik slogan insanı tribiyle "bu adam iyidir, hatta olağanüstüdür" demek değil nitekim. kendini zoraki bu kategoriye sokmak isteyen zaten gereken yalakalığı azami bir gayrette yapacaktır diye düşünüyorum.

    adam harbi yazıyor, bir çoğumuzun yaşadığı olayları, kurgusu kırık, yeri geldiğinde kelimelerin akıl odalarındaki seyr ü seferini aniden alabora edip sürrealizme kadar götürüp belli bir metodu olmayan, ama tüm entryler(bana göre yazılar) kendi içerisinde şahsa ait bir üslup ihtiva ediyor. postmodernist mi dersen de sözlük formatına uyan birisi postmodernist olamaz. postmodernizm anlamla birlikte yapıyı, şekli ve bunlara dair bir çok şeyi düzen dışına çeker. dolayısıyla aykırı söylemleriyle ilgimizi çeken vaudeville, postmodernizmden yararlanır ama postmodernist değildir.

    özgünlük meselesine gelindiğinde kıymetli biraderim, sana metinlerarası ilişkiler diye bir edebiyat kuramından bahsetmek isterim ki, bu kuram şimdi söylenen sözlerin daha öncesinde tamamen söylendiğini ama üslup bakımından değişkenlik gösterebildiğini, bir metin içinde başka bir metne ait unsurların bulunmasının hırsızlık olamayacağını vs. açıklar. entry edebiyat ürünü olmaz, lakin tahkiyeye yönelik bir yazının da bu kuram bağlamında düşünülebileceği kanaatindeyim. dolayısıyla herkes tarafından bilinen bir konuya bakış açısı geliştirmek özgünlük teşkil edebilir.

    vaudeville for vendetta, cidden iyi yazıyor. hepimizin görüp geçtiği gündelik olaylardan bir terkip çıkarıp yazdığında, bunu okurken ben hayatın sıcak-soğuk tüm yönlerini kaliteli mizah çerçevesinde, bazen hüzünbazlaşan kelimeler arasından hissedebiliyorum. yani : "ben tespit sıçtım" yazarı değil.ayrıca belirgin bir biçimde de bu adamın bilgi seviyesini, olanı ortaya koyup çorba yapmaktan ziyade, telmihlerle ve kinayelerle, yerli yerinde dozunda kullanması yadırganmaması aksine takdir edilmesi gereken bir meziyet.

    yukarıda açıkladığım şey popülist yazar tribine giren birisinin yapacağı şey de değildir pek. popülist yazar dediğin, polisiye romanların leblebi ve şeker gibi her yerden alınabildiği bir dönemde peyami safa, kemal tahir gibi romanda belli bir markaya sahip yazarların da bir zamanlar yaptığı gibi "halk ne yiyorsa onu ver" gündelik telaşesinde, özentisiz
    yazılar yazan kişidir. gazete köşesinde gündemi yorumlayan yazar kişisi de popülisttir, gelecek sene bugünün gazetesinin okuyucu tarafından aranıp bulunacağını ve okunacağını düşünmez. bugünü kurtarır. bu popülizmdir. yakın dönem edebiyatımızda romantizm akımı [keza romantizm türkiyede her zaman müşteri bulur] tekrar patlama yaptığında deliler gibi satmasına rağmen bugün edebiyat kapsamında değerlendirmediğimiz sürüyle yazar da vardır. popülizm yarın hatırlayamayacağın şeydir birader. o anlık zevkindir.

    vaudevillenin yazılarını çoğumuz aramayabilir, ancak bu adamın yazıları zaten sen sözlüğü 5 açışının en az 1inde karşına çıkar. zevkle de okursun. ben defalarca okuduğum şeyleri, sıkılmadan okuyabiliyorum ve ilk okuduğumdaki tatların haricinde yazının farklı yönlerini de görebiliyorum. hatta entrylerinin redakte edildikten sonra basılmasına bile taraftarım. sürekli yazsa üslubu aşınır, anlattığı şeyin muvazenesini kaybedebilir. nadir yazan adam, yazmadığı sürede pusuda yatan adamdır.

    o yüzden de vaudeville pusudadır, daha güzel yazılarla, bal damlayan tesbitlerle dönecektir. eminim.
    13 ...