kadın haysiyetinin, insanlık onurunun, birey olma ve topluma entegrasyon kavramlarının düşmanı, kara cehaletin, özetle vahşiliğin, barbarlığın, karanlık bir yaşamın temsilcisi olan çarşaf uygulamasının fikir, düşünce, giyim-kuşam özgürlüğü içerisine sokulmaya çalışılıdığı üzüntüyle görülmüştür.
çarşaf, kadını insan olmaktan çıkartıp, ilkel bir yaşam sürmeye iten, pasifize eden, aşağılayan ve onun onuruna, haysiyetine hiç bir şey katmayıp bilakis kadın nezdinde bu kavramları ayağa düşüren islam şeriatının utanç verici bir uygulamasıdır. yeryüzündeki hiçbir medeni toplumda görülmeyecek bu uygulama özünde sadece kadına değil, toplumun diğer yarısını oluşturan erkeğinde ruhsal, akılsal, beşeri gelişimine engel olan bir haDisedir.
çünkü mustafa kemal atatürk'Ün DE belirttiği gibi; ''insan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin. Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin'' kadını ilkel bir yaşama köle edersek, toplumu ilkel bir yaşama köle etmişiz demektir.
şeriatçının başvurduğu yalanlardan en büyüğü, örtünmenin kadının bireysel tercihi ve hakkı olduğunu savunmasıdır. şüphesiz ki bu saptırılan, istismar edilen, haksız bir yaklaşımdır. çünkü burada bir negatif özgürlük durumu söz konusudur. erkeğin kişisel yetersizliği, kendine güvensizliği nedeniyle toplumdan soyutlandırılmaya çalışılan bir kadın zümresi mevcuttur. söylemeye gerek yoktur ki akıl sağlığı yerinde bir insan kendi aleyhine ve toplum aleyhine çok feci sonuçlar doğurabilecek bir kararı gönül rızasıyla almaz. eğer ki islam şeriatının ve şeriat erkeğinin kadına yönelik, şiddet içeren, tehditkar ya da en iyi ihtimalle demogoji içeren yaklaşımları olmasaydı büyük bir ihtimalle hiç bir kadın çarşaf denilen bir nesne ile kendisini kollamak zorunda hissetmeyecekti.
çarşafın ya da peçenin bir özgürlük olmadığını, olamayacağını açıklamaya çalıştık. ancak elbette ki şeriatçıdan böyle bir anlatımı kabul etmesini ve kadının toplum içerisinde etkin bir rol alabilmesinin, medeni bir yaşam sürmemiz için bir şart olduğunu ve bunun içinde önce dinden kaynaklanan zorlukların geride bırakılması gerektiğini anlayabilmesini beklemiyoruz. bizim amacımız fikirleri henüz netleşmemiş, aradaki arkadaşlar ile ve fakat daha önemlisi kendi özgürlüğünü savunmak için faaliyete geçmesini beklediğimiz türk kadınlarını uyandırabilmektir.