Geceleri nefes alamazdı küçük kız, uyuyamazdı...
Nefes almakta zorlanır ağlardı her gece ve her gece annesi gelir güzel bir masal okurdu küçük kıza , masalı dinlediğinde rahatlar nefes almaya başlar huzurluca gözlerini yumardı geceye..
Rüyalarında hep masmavi bir deniz görürdü, masmavi bir deniz ve denize arkadaşlık eden upuzun bir kumsal...
Kafasını kumlara yaslar, ayaklarını denize doğru uzatırdı, denizin şarkısını dinlerdi dalgalar ayaklarına çarparken ve bazen denizin kokusunu bile duyardı rüyalarında...
Sonra ellerini kafasının altına koyup masmavi gökyüzünü seyrederdi, gökyüzündeki kuşlardan biri olmak isterdi, uçtuğunu hayal ederdi...
Deniz onu çağırırdı rüyalarında sesini kimsenin duymadığı uzak diyarlardan onu çağırırdı ve denizin üstünde özgürce uçan bir martı olmak isterdi...
Belkide rüyalarındandı, rüyalarında onu çağırdığındandı...
Daha yedi yaşındaydı...
ilk aşkıydı Deniz, onu minicik ellleriyle kaldırmış, kollarına almış ve onu asla bırakmayacağına söz vermişti...
Karın hiç yağmadığı bir şehirde yaşamıştı küçük kız, bir gün mucizevi şekilde kar yağmıştı ....
Ve o gün , o şehre, Denize ve tüm rüyalarına elveda demişti...
Büyümüştü...
Rüyalarında deniz onu çağırmıyordu artık, denizin üstünde özgürce uçamıyordu...
Artık rüya bile göremiyordu...
Evet büyümüştü,
içinde deniz olan bir şehirde yaşıyordu ancak denizin sesi onu çağırmıyordu,
Hızlıca akıp giden zamanı izliyordu,
Zaman hızlıca akıp gidiyordu...
Küçük kız büyümüştü,
Merhaba bakkal amca dediğinde ona kocaman gülümseyen saçlarını okşayan bakkal amcası artık yoktu,
Yaramazlık yapıp bisikletten düştüğünde onu yerden kaldıran, yaramaz çocuk sonunda başına birşey gelecek deyip ona kızan ,sonra kanayan avuçlarını elindeki mendille silen Sevgi ablasıda artık yoktu...
Büyümüştü...
Artık kimsenin birbirini tanımadığı bir şehirde yaşıyordu,
Ve hergün suratlarında aynı ifadeyi taşıyan milyonlarca insanın içinde kaybolduğunu hissediyordu,