Yargının bugün altın devrini yaşadığını söyleyen Perinçek, görevini yerine getirmektedir. Bu kişinin görevi bilinçsiz insanları taktığı "sosyalizm" maskesi ile kandırmak ve karşı-devrim saflarına kazandırmaktadır. Siyasi tarihi boyunca burjuvazinin iktidar bekçiliğini yapan, burjuvazinin siyasal karar ve eylemlerini kitlelerin gözünde meşru hale getirmeye çalışan Perinçek ve hareketinin bu eylemlerine geçmişten bir kaç örnek verelim :
"...Avusturya Partisi ile yapılan konuşmada, Partimizin, yalnız Türkiye Ordusunun değil, Avusturya Ordusunun da güçlendirilmesinden yana olduğu sorulan sorulardan anlaşılmaktadır. Bunu dikkatsiz bir göz dahi farkeder. Sovyetler Birliği tehdidi altındaki Avrupa ülkelerinin de milli savunmalarını güçlendirmeleri ve silahlanmaları gerektiği görüşünü 1. Genel Kongrede kabul edilen Merkez Komitesi Raporu dahil, çeşitli belgelerimizde tekrar tekrar savunduk. Örneğin, Genel Başkan olarak 1. Genel Kongrede yaptığım konuşmada şunları söyledim:
"Avrupa'ya gelince: Avrupa'da da uyanış başlamıştır. NATO, SS-20 füzeleriyle üstünlük sağlamış olan Rusya'ya karşı tekrar dengeyi kurmak için orta menzilli füzeler yerleştirmeyi Aralık ayında kararlaştırdı. Avrupa ülkeleri direnmeci bir tutumun içine girmişlerdir." (Türkiye Gerçeği, Mart 1980, sayı 12-13, s. 13)
Yabancı gazetelere verdiğim demeçlerde de, Avrupa ile dostluğun önemine ve Avrupa ülkelerinin savunmalarının güçlendirmelerine sürekli dikkat çektim. Bir örnek olarak, Fransa'nın L'Express dergisi ile görüşmemde şunları belirttim:
"Şimdi kapitalist Avrupa ile aynı kaderi paylaşıyoruz. Sovyetler Birliği, Avrupa'ya gözünü dikmiştir. Avrupa ve Türkiye, Sovyetler Birliği'nin baskı ve tehdidi altındadır. Yani ortak bir kadere sahipler. Bu nedenle Avrupa'nın birleşerek Sovyetler Birliği'ne karşı çıkmasını destekliyoruz." (Aydınlık Dergisi, 16 Mart 1979)"
Yukarıda görüldüğü gibi, Perinçek AB'nin ve NATO'nun siyasal çıkarlarını savunmakta, bunun sebebini de "Sovyet tehlikesi" olarak göstermektedir. Kendine sosyalist diyen bir insan, hangi sebeple olursa olsun, emperyalist birlikler ile uzlaşmayı savunamaz. "Sosyalizm" iddiası karşı-devrimciliğini kamufle etmek için var olan Perinçek'in böyle bir eylemde bulunması ise oldukça normaldir. Devrimci hareket yükseliştedir, NATO üyesi Türkiye'nin burjuva sınıfı telaş içindedir. Devrimci hareketi geriletmek ve etkisiz hale getirmek için her türlü yöntem denenmektedir. Bu yöntemlerden biri de sahte-bayrak örgütler ile bilinçsiz kitleleri pasifize etmektir ve burada da en önemli görev Perinçek ve hareketine düşmektedir. Burada Perinçek'in yaptığı şey görevini yerine getirmektir.
Görüldüğü gibi, zamanla Türkiye'nin siyasal ortamında bir çok değişiklik meydana gelmiş olsa da değişmeyen tek şey vardır. O da Perinçek ve hareketinin eylemlerinin niteliğidir. Var olduklarından beri bu çete, Burjuvazinin siyasal söylemlerini "sol" bir dille kitlelere duyurmakta ve meşru hale getirmeye çalışmakta, bilinçsiz kitleleri karşı-devrim saflarına kazandırmaya çalışmaktadır. Biz devrimciler olarak onların maskelerinin ardında yatan karşı-devrimci kimliklerini kitlelere gösterdik ve göstermeye de devam edeceğiz.