kesinlikle efsane olabilecek bi diziyken artık tamamen piç edilmiş hale dönmüştür. zaten ikinci sezonunda da iş yoktu ama tekrar hapse düştüler diye bi umutla üçüncü sezonu da izlemiştik. o da fos çıktıktan sonra dördüncü sezonunda yandan yemiş bi mission impossible tandansıyla seyri bile aşırı zorlaştı.
öyle ki artık diziyi çekenler bile iyice lakaytlığa vurdular işi. ikinci bölümde scofield'ın ajan self'e "you should give/throw us a bone" (falandı galiba tam hatırlamıyorum) dediği ana bakın. wentworth miller'ın sahneye sonradan dublaj yaptığı ve görüntüde gördüğümüz halinin dublajı tutmayan senkronu kör gözüne parmağım ortaya seriyor bu lakaytlığı.
bi de.. tamam çok hayranı var bu herifin ama gay olduğu resmi olarak bile kanıtlanmadan kendisini o kadar belli ediyordu ki, şu an sarah'nın yanına her gittiğinde ablasının yanına gidiyormuş gibi geliyor insana. sarah'yı öperken ne kadar zorlandığını da gördük önceki bölümde zaten.
ama gay may, adonis (ya da hz yusuf deyip bizim kültürümüze yakınlaştıralım benzetmeyi) yakışıklılığı yüzünden kadın seyirci tolere ediyor sanırım. tolere etmeyi geçtim, görmezlikten geliyorlar bile denebilir. sarah'nın tekrar diziye dahil edilmesinin sebebi bu olsa gerek.