sorun sadece basit bir inatlaşma değil.
yukarıdaki şehirler, adının kökeni gavurca olanlardan bir demet. derdiniz, şehirlerin adı mutlaka türkçe olsun ise; işe ankara, istanbulla başlarsınız. yok, kanunen neyse herkes onu konuşsunsa derdiniz; mesela karadenizde hala aşağı dereli, yukarı tepeli köyünün eski rumca, ermenice, lazca adlarını kullanır müslüman vatanperver ahali. gelin üzüm yiyin, bağcıdan dayak yemeyin:
der-sim, hozat? kalesinin gümüş(sim) kapısı(der)'nın farsça(belki de aynı zamanda zazaca?) adı. bu şehrin insanları devletle işlerinde, dilekçe verirken tunceli der de; anasıyla, kardeşiyle, hemşerisiyle konuşurken şehrinin adına isterse zottrikistan der. en hafifinden bunu savunan zihniyettir.
isterse millet meclisine iletir dileğini, yasal yollarla şehrinin adının trambolistan olarak değiştirilmesini talep eder. dileğinin değil dikkate alınması, gönderdiği temsilcinin* umursanmamasına ise tıkalı demokratik yolları başka yöntemlerle açmaya çalışarak tepki gösterir. insani olarak edirneli mestan'ın hakkı olduğu kadar meşrudur bu. bunu bile çok görürseniz yurt-daşlarınıza; askerde neden bu kurşunlar kulağımın dibinde vızıldıyor dersiniz. size ezberletildiği gibi, içine bölücülük mikrobu girmiş zombilerin saldırısıdır yaşananlar. bu durum biraz da, sebep-sonuç olarak ender özkahraman'ın da çizdiği kamber ateş nasılsın'ı akla getiriyor. akılla kalsa iyi; gözlere de..
biz sanal farelerin isim babası nihat genç, eski leman yazılarından derlenen köpekleşmenin tarihi'nde yazıyordu sanırım; kan davası durmaz, uyur gibi bir laf.. 1987 yılında doğup geçen yıl tunceli/dersim'de ölen asker, 1937'deki kan davasının, topal osman'ın vatanseverliğinin bedelini ödüyor canıyla. tıpkı 1894 ve 1915'de sason'da yaşananların bedelini hala ödediğimiz gibi. göze göz dişe dişle ne göz kalır ne diş tüm taraflarda. geçen onlarca yılda kafalar değişmeyince, bonkör atalarımızın hoyrat siyasetlerinin bedelini biz ödüyoruz. üstüne üstlük, iç düşmanımıza!! bilenerek.. dolaylı olarak topuk mayıncısı, ton balığı tüccarı, kalaşnikof yüzdecisini besleyen kinimizle. başkasının evlatlarının, canlarının, ciğerlerinin üzerine basarak hamaset edebiyatı yapmak kolay. iş ki kendi canın yanıp, anatolian history x*'le tanışıp götü kaybetmeden, gözünüzün önündeki perdeyi indirmek.
asala'nın fransız avukatının bir lafı kalmış aklımda: her suç, topluma sorulmuş bir sorudur diye.. vatanını, insanları en çok seven; uzun vadede en akıllı hamleleri yapandır. öfkeyle kalkan göt üstüne oturur. aynı şirketin silahlarıyla, aynı banttan çıkan kurşunlarla kırdırırlar dersimliyle, muğlalıyı birbirine. ağlarsa da analar ağlar. bu satrançta rakip yok, olmamalı ama yanlış hamle, onlarca yıl sonra şehit cenazesi olarak döner mahalleye. yüreğindeki yangın ölene kadar sönmeyecek anaya asıl sebep bu deyin, silah tüccarlarından, tozdan yüzde alan yıldızlılardan bahsedin, gözünü açın.. oğlunun, oğulların canının basit bir trafik tabelasına, birilerinin, ötekinin anasının ak sütü gibi helal ana diline bağlı olduğunu anlarsa o size ne yapmanız gerektiğini anlatır.