Baharın en güzel ayı benim için de mayıs olabilirdi, eğer Deniz ve iki yiğit arkadaşı 72’ nin 6 Mayıs’ ında, kin ve intikam duygularıyla idam edilmeseydi…
O sahneyi çok iyi somutladım.
Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim. Postallarımı, parkamı.
Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin direneceğim ve giymeyeceğim.
Öyle her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına.
Yok, tıraş falan da olmayacağım.
Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım.
Sonra demli güzel bir çay içeceğim.
Ha, bak, Rodrigo' nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Bak bunu çok isterim. Sanırım, asılacak bir insanın son isteklerini geri çevirmezler. Ve dönüp orada beni asan heriflere, asılmamı seyreden heriflere, diyeceğim ki:
Burada ölen yalnızca bedenimdir; ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz. Düşüncem yaşayacak, diyeceğim.
insanlığın büyük kültür mirasını yine en iyi, devrimciler anlar, devrimciler değerlendirir. Marksist- Leninist olanın, ötekilere üstünlüğüdür bu.
Bir burjuva, inan ki, Beethoven in Yedinci Senfonisini, bir devrimci kadar anlayamaz bence.
Bir burjuva, Lorca nın şiirinin tadına, bir Marksist- Leninist gibi varamaz.
ispanya iç Savaşını yaşayan biri Rodrigo yu nasıl bizlerden daha iyi anlarsa, bu da öyledir. Bilmem yanılıyor muyum? Hiç sanmam.
Yenilmişsem
Elim kolum bağlı
Boynumda yağlı ip
Gelip dayanmışsam
darağacına
Dudaklarımda yarın
Gözlerim yarınlarda
Unutmak mı gerek seni?
Kapılar kapalı
Tutulmuşsa gece
kapkara yollar
Sıcacık bir sevgi
sunmayacak mıyım
insanlara?
Bakmayacak mıyım yarınlara
Seslenmeyecek miyim
insanlara
Deniz Gezmiş de babasına yazdığı son mektubunda Taylan Özgür'ün yanına gömülmeyi vasiyet etmişti ama onu bile çok gördüler..