sonrasında biraz ilerideki parka gitmeye karar verdik.
ayaküstü sohbet edip telefon numarasını almak amaç.
kısa bir sohbetten sonra iş telefonumu verdim, sonrasında o gergin bekleyiş ile süren 10 gün geçti, bir gün sekreter hanım zerrin hanım aradı numarasını bıraktı dediğinde, dünyalar benim olmuştu.
içerideki odalardan birine gidip onu aradım.
benim çalıştığım yer kadıköyde onun çalıştığı yer bağdat caddesindeymiş.
akşam kadıköyde buluşmak üzere sözleştik.
15 dk gecikmeyle geldiğinde benim kalbim yerinden çıkacakmış kadar dar geliyordu bedenime, çok heyecanlıydım.
o dönem beşiktaş iskelesi yanında minik taburelerde çay içilen yerler vardı.
oraya oturduk, 2 çay söyledik ,derin ve samimi bir sohbet vardı, ben onu dinlerken en sevdiği sanatçıyı seyreden hayran insan şeklinde dinliyordum.
güzel geçti buluşma sonrasında devam ettik görüşmeye.
zerrin ile 2-3 ay kadar çıktık, masumduk en büyük çılgınlığımız kuytu köşelerde öpüşmekti.
o zamanlar seks bu kadar ayağa düşmemişti.
öpüşmek en büyük cinsellikti.
heyecanlı güzel bir ilişkiydi, hafta sonları buluşup kadıköy de moda da el ele dolaşmak keyifliydi.
çok uzun sürmedi bu masum ilişki, ben kendimi bulmaya artık ilişkileri öğrenmeye başlamıştım.
iş yaşantısının vermiş olduğu hareketli hayat ile çok kız ile tanışmaya başladım.
ve artık bir gün sıkıldığımı fark edip ayrılmayı kafama koymuştum.
ayrılmak bizim toplumumuzun önemli bir kangreni, ayrılmayı beceremiyoruz.
bende salakça bir strateji belirledim ve biraz ilgisiz buluşmak istemezsem o anlar benden ayrılır diye düşündüm.
o ise tam tersi kopmamak için elinden geleni yaptı, onun hayalleri evlilik benim hayallerim ise yeni kadınlar ile tanışmak ve daha çok seksdi.
biraz yağmur kar fırtına şeklinde bir ilişki ile bitirdik.
bu arada ben bir gazetenin yalnız kalpler köşesine bir mektup yazmıştım.
ben ile alakası olmayan bir profil çizip yeni insanlar ile tanışmak istediğimi yazdım.
ve o ilan gazetede yayınlanmış, yüzlerce mektup geldi, annem postacıya artık mektup getirme kafası karışacak bu çocuğun demiş.
bir çok mektup benim elime bile geçmedi.
kıbrıstan mı dersiniz türkiyenin dört bir yanından mektuplar geliyordu.
en keyifli tarafı o mektupları alıp akşamları kuytuda okumaktı.
ego tavan yapıyordu.
ama en büyük sorun benim tarif ettiğim kişi olmamamdı.
ben hayali bir kişi yazmıştım.
yaşımı bile büyük yazmıştım.