işe yarayacak hale getirsinler o zaman. Eleştirmekle olmuyor bu işler. Koordinasyon, Planlama, dizayn etme, uygun projelerde istihdam etme, yerli yerine sevk ve idare etmek de bir mühendisliktir. Biz göçebe türkler Anadoluya geldikten sonra sözde şehir hayatına geçtik. Ama kafalar hala göçebe. Vatandaş tarlaya ev yapar. Göçer Gelir büyük şehire. Ne yapsın başka çaresi mi var ki anadolunun ücra ve köhne yerinde iş yok para yok pul yok. Çoluk çocuk var geçim var. Derken yol yapılır arkasından kanalizasyon, su, elektrik, iletişim, doğalgaz v.b. döşenir. imar affı; herşey bittikten sonra seçim üzeri gelir. Kimse de demez ki yahu bu insanlar akın akın büyükşehirlere göçüyorlar. Planlamamızı yapalım da hazır olsun. imar ve iskan dert olmasın. O da siyaset olmasa gelmez. Ankarada bürokratlar masa başında oturdukları yerden kanun çıkarırlar. Kırk tane kanun çıkmıştır o güne kadar halbuki. Hangisi yürürlükte hangisi kalkmış bilen yok. Alt yapı yok. Hazırlık yok. Kaynak yok. Yol yordam bilen yok. Yöntem gösteren yok. Mevzuatı bilen yok. Sorumlu yok. Muhatap yok. Vatandaş iğneyle kuyu kazar, ona buna danışır avukat avukat dolaşır işini halleder gemisini yüzdürür kaptan olur. Devlet burnundan kıl aldırmaz ama ceza kesmeye geldimi gözünün yaşına bakmaz. Bu mu devletin mühendisliği?