futbol literatürüne yepyeni bir terim kazandıran fenerbahçeli bir topçu var. yüzyıllardan beri adı genç semih diye anılıyor. daum ve zico ile birlikte başka bir lakapla daha çağrılmaya başlandı futbolseverler ve otoriteler tarafından. nöbetçi golcü semih şentürk...
evet lan bu adam özellikle zico'nun fenerbahçe'sinde 79. dakikada oyuna girerek bir araba maç çevirdi, bir sürü gol attı. böyle böyle gol kralı oldu. şimdiye kadar görülmemiş bir olaydı bu adamın yaptığı. hatta bazı ebleh spor yorumcuları semih 11'de çıkarsa yararlı olamaz gibisinden salak saçma yorumlar yapmaya başladı olur olmaz mahfillerde. aragones'le birlikte bu mavallarda dillendirilmez oldu zamanla.
işte medya camiasında da tıpkı semih şentürk işlevi gören köşe yazarları, gazeteciler var. bu adam ve madamlar çok fonksiyonel. gerektiğinde oyuna sonradan girip, girdikleri pozisyonları ustaca gole çevirmeleriyle ün yapmış kişilikler. çoğunluğu sol tandanstan olmakla beraber her kesimden böyle yazarlara rastlamak mümkün. "tetikçi" de diyor bazıları ama o kadar kırıcı olmamak lazım. "nöbetçi" daha sempatik.
doğan grubu, çukurova grubu gibi büyük holdinglerin medya kanadında önemli görevler üstleniyor bu nöbetçi solcular. patronlarının çıkarları veya ticari ilişkileri iktidarla örtüşmediği anda devreye girip sert muhalefet ediyorlar. sol sosu serpiştirilmiş yoğun demogojik, ajitatif yazılarıyla kah hükümete kah rakip gruplara "ayar" veriyorlar. gün gelip devran dönüyor, bu sefer patronla iktidar hem dem oluyor. nöbetçi solcu yazarın görevi sona eriyor. mevsimlik işçi gibiler bir bakıma.
egemenlerle, sermayeyle, erklerle patronların çıkarları çakıştığı günden itibaren dikkat edin adı geçen köşe yazarları tatil anılarını, nerede, ne yiyip, ne içtiklerini anlatmaya başlıyorlar. biraz daha işine ve kendine saygılı olanları kendinden bahsediyor bu "serbest stil" zamanlarda. okurken şaşıyorsunuz lan acaba sistemle kavgalı bir solcuyu mu okuyorum yoksa üçüncü sınıf bir blog yazarını mı diye.
kimseyi yadrgamamak lazım tabi. ne insanlar döndü bu memlekette onları yadırgamadık. patronların kucağında, çelik konstruksiyonlu, full cam kaplama plazalarda solculuk böyle oluyor ancak. takdir etmek lazım bu çıkarların dümen suyundaki duruşlarını, sol-idealist tutumlarını. helal olsun!!!