öncelikle şunu itiraf etmek lazım: türkiye'nin yakın tarihinde bir çok saadet zinciri vakası olmuştur. bunların hepsi yandaşları veya dindarları dini motiflerle kandırma esasıyla işlememiştir. titan gibi pazarlaması dini motiflerle yapılmayan saadet zincirleri, keza daha eskiye gidersek dini motiflerle hiç ilgili olmayan banker faciası vardır.
açgözlülük, paragözlük elbette sadece dindarlara, yandaşlara özgü bir kusur değildir.
fakat sorun şu ki saadet zincirlerinin kahir ekseriyeti dini motifleri kullanarak işliyor ve söz konusu kesimi kerizliyorlar. söz konusu kesimin neden kolay hedef olduğunu ilk entrymde madde madde yazdım.
peki bunların güvendikleri kişiler tarafından dolandırılmasına neden seviniyoruz? işte cevabı: eğer söz konusu kesimin ilk entrymde belirttiğim tutumları sadece şahsi mali işleri için geçerli olsa eyvallah... değil sevinmek, üzülürüz bile... fakat madde madde saydığım zaafları, ülke siyasetini, dolayısıyla diğer kesimlerin haklarını, hayat tarzlarını, geçimlerini olumsuz yönde etkiliyor. ne desek, ne etsek laf anlatamıyoruz malum kesime. durum böyle olunca bunların başlarına gelenler bize ilahi adalet gibi görünüyor. ne yani? her yaptıkları yanlarına kar mı kalsın?