geldiği günden beri anlaşılmıştır ki adamın hemen hemen her alman gibi uygulamaya çalıştığı felsefe yenilmeme üzerinedir. adam almanya'da doğup büyümüş, görece olarak küçük bi takımı çalıştırmış ve hepsinden önemlisi hiç yurt dışında çalışmamıştır.
(yanlışım varsa düzeltin lütfen)
ama daha önce de bahsettiğim üzre biz takımlarımızdan üçer beşer goller atmalarını, real madrid'i, barca'yı, manchester'ı dağıtmalarını beklediğimiz için sanırım biraz sabırsız davranıyoruz. daha geçen sezon takımını yalnız bırakıp almanya'ya giden adama nerdeyse bir sene dayanan vefakar ve cefakar galatasaray taraftarının bu adama da azcık sabır göstermesi gerekir diye düşünüyorum.
ha sabırla adamın mantalitesi değişir mi diyeceksiniz. o da benim ve galatasaray taraftarının sorunu değil, bu adamı buraya getirenlerin sorunu. sen bu adamın nasıl futbol oynattığını, nasıl bi oyun planına sahip olduğunu, nasıl bir karaktere sahip olduğunu araştırmadan alırsan eğer, şimdiden ''gitsin'' yorumlarına maruz kalmasını izlersin.
kısacası hemen her büyük takımımızda görülen çeşitli yönetimsel ve transfer yanlışlarından biri diye düşünülebilir. yönetimsel zaaflar olduğu aşikardır ama skibbe'nin de, baros'un da, daniel gonzalez güiza'nın da birer transfer yanlışı olup olmadığını ilerleyen günler gösterecktir.