uzun entry yazmayı beyin kapasitesine bağlayan bir yazara yüzde 99 oranında kısa yazan bir yazar olarak ancak kırılırım. fakat uzun yazı yazarken bu işin içeriği, edebiyatı, mantığı, saygısı ve daha nicesi gibi değişken unsurlarda vasıfsız kalıp fetva verme işine girişince meditasyonda çığır açmayı başarabiliyor. şöyleki oturduğum yerden bütün dertlerimi yarınki iş görüşmemi unutup bu kişiliğe kitledim kendimi. acaba nasıl birşeydir. öğlenleri ne yer. babası buna çocukken nasıl oyuncaklar almış. bu hırsla yarın trafikte kavga eder miyim. oturduğum sandalyeyi bir anda luna park gondolları misali salladığımı farkettim. demek ki ben namazdan sonra dua etmeyi, belli başlı vakit namazlarını kılmayı bırakmalıyım ki uludağ sözlükte biraz da olsa uzun entry yazabileyim. bilgisayar da değiliz ki memory kart takılsın.
"dünyada en adil dağıtılmış şey akıldır; çünkü kimse kendine düşenden şikayet etmez." diye meşhur bir söz vardır. bunun nedeni gerizekalıların megaloman olmasından kaynaklanıyor olsa gerek.