Boş kaldığım anlarda kendimi boşlukta hissediyorum.
Çalışmaz isem karamsarlığa kapılıp gelecekten endişe ediyorum.
Konu dışı kalacakmışım gibi unutulacakmışım gibi.
işten atlıp beş parasız kalacakmışım gibi.
Bir işe yaramadığım da ufak sarsıntılarla hayatımın dengeleri bozulup yitip gidecekmişiz gibi.
Bana bağlı kirişlerin daha fazla dayanamayıp bizi demirli betonların altında ezerek yok etmesi sanırım kendime çok fazla değer yükleme yüzündendi.
Kendi paranoyalı gelgitlerde dalgaların karşısında hayatta kalmaya çalışırken kafamın içerisinde ki dünyada yazdığım senaryoyu uygulamaya çalışıyordum.
Olmayan eksik kalan yanlar vardı.
Kafamın içinde kendimi kötü hissettiğim duygular boşa değildi.
Yanıldıklarını zannetmek hayatın kendisi kadar boştu.
Kehanet üretmek istemiyordum.
Kehanetler varsayımlar eşliğinde düşüncelerimin arasında gerçekleşiyordu.
Anmak ve sanmakla başlayanlar karşıma çıktığında anlamakta güçlük çekiyordum gerçekleri.
Gerçek dedikleri yaşadıklarımız kadar mıydı yoksa olağan üstü şeyler miydi?
Severek yaptığım işlerin sonunda bile can sıkan bir şeyler vardı.
Sözlük anlamına bağlı kalarak özgür olmak gerekiyordu.
Maddiyat her şey değildi,sağlık kesinlikle daha önemliydi.
Ama tam bağımsız olmak gerekiyordu.
Kendi kendimin en yakını olarak kendimin ruhsal derinlerinde kendimi tanıyıp kendime katlanıp yeniden yol haritası yazmak kendime inancım ve panzehiri olan ilacım.
Bir şey olmadığında olduğunu iddia etmek yalanların en masumu değil.