Hayat üzerine düşünürken kendimi yatırıyorum ameliyat masasına.
Kesip biçiyorum anlamaya çalışıyorum hatırladıklarımı.
Hayallerimi nasihatleri ve dik kafalı yaptıklarımı.
Kesin yargılı kurduğum cümleleri asla vazgeçmem dediklerimi.
Yaşam boyunca yanımda olacaklarını sandıklarım ve sonrasında kimseyi sevmemelerim.
Olacağını düşündüğümde olmayanlar.
Toprağa eksen çıkmayacak hayaller ve suların içinde olmama ihtimali olmayan canlı yaşamın olmaması.
Pembe hayallerin gölgesinde idealist bir yaşamın yanında dururken yaşamın seni kendi yaşam alanında bırakması.
Her şey daha farklı olsaydı kapının altında ışık görseydim mesela kaçar mıydım?
Peri tozlarına bürünmüş masalsı hatıralarıma giriş bileti elimde olsa terk eder miydim mutsuzluklarımı?
Hikaye yazarken kim yazar ki mutluluğunu?
Hatırladıklarımızı güzel yapan hatırlıyor olmamız.
Yoksa kim iddia edebilir daha güzel olduklarını.
Bir şey avuçlarından uçup gittiğinde ona uzaktan bakmak onu güzel yapar.
Her şeyin kötü olduğuna ispat gerekmez.
Mutsuzluk eskiden de vardı bugünde.
Biz sadece eski mutsuzluklarımızı özlüyoruz.