Şansızlıkların hepsini üzerimize çekme konusunda kimsenin bizimle yarışamayacağı becerilerimiz vardı.
Kendimizi en iyi hissettiğimiz anlarda bile bir şekilde ağaca duvara toslardık.
Bu tür talihsizliklerin aslında bizi daha büyük tehlikelerden koruduklarını ve bir nazar boncuğu gibi uyarı mahiyetinde olduğunu söylüyorlar.
insan düşündükçe kafasının içerisinde okyanuslar oluşturuyor.
Rüyalarında kara suların içerisinde boğulduğunu ve anlamını kaybettiğini görüyorsun.
Ya daha kötüsü olsaydı fikri kafanın ve gönlün içini zehirleyen seni büyük denizlerde tahta parçasına muhtaç eden akıl karışıklığı.
Seni seninle ve kaybetmek istemediklerinle tehdit etmek adil olmayan bir savaşta seni mecburiyetler içerisinde bırakmak.
Her zaman kaybedeceğini düşünerek bir şekilde mağlubiyetleri çağırmak kaçamadığımız son gibi.
Kafamız çalışma kapasitesine yaklaşıp yaşlanmaya başladığımızda anlamaya başlıyoruz.
Yazdıklarımızı besleyen duyguların hoşumuza giden acılı yanlarında hayatı sevmek adına tutunacak bir şeyler buluyoruz.
Canımızı yakan şeyleri yazarken mutlu oluyoruz aslında.
Hüzünleri ve mutsuzlukları seven bir adam olduğumu her fırsatta söylüyorum.
Kendime daha iyi bir yaşam alanı bulacağı yalanını sarf ediyorum.
Hiç değişmeyen talihsiz senaryonun değişme ihtimallerinde kendi yazılarımın dibine bağdaş kurup kazanacağım zamanları bekliyorum.