türkiye tarihinin en önemli insanlarındandır deniz gezmiş. 6. filoyu gönderenlerin yanındadır, ülkesini satılığa çıkaranların ise tam karşısında. ''yok asmadan devrim mi olur, yok kesmeden devrim mi olur'' deniyo. kimin daha 25 yaşındayken anne ve babasına ''bu mektubu aldığınızda ben ölmüş olacağım'' diyen bi mektubu yazma cesareti var? kimin yaşadığı vatandan kalkıp filistin'e gidip israil'le savaşmaya koyulma cesareti var? kimin başkalarının hayatı için ölmeye cesareti var?
şimdilerde ''askerlik yan gelip yatma yeri değil, ananı da al git lan burdan!'' diyenler yönetiyo zamanında onun uğruna öldüğü ülkeyi. ha diceksin ki ''lan zurna! klavye başında, klimalı odada yazı yazmak kolay! sen yukarda yazdıklarına cesaret edebilir miydin?'' götüm yer miydi yemez miydi bilmiyorum ama en azından onların varlığına tanık olunca, onlar gibi insanlarla aynı ideolojiyi paylaştığımı görünce -daha doğrusu onlar sayesinde o ideolojiden haberdar olduğum için- seviyorum kendimi. genelde pek fazla şey becermekte mahareti olmayan ben deniz'i, hüseyin'i, erdal'ı, mahir'i, yusuf'u anmakla iyi şeyler yaptığıma inanıyorum. onları benden sonrakilere de anlatmakla kendimi mükellef görüyorum.
izmir'in en pis yerlerinden birinde okudum liseyi. kürdü de vardı, alevisi de türkü de. ama biz futbol turnuvasında kavga çıktı mı kürdün sınıfıyla kavgaya girerdik. alevinin sınıfındaki kıza laf attılar mı hep birlikte laf atanı sıçtığı yere kadar kovalardık. okulda gezi oldu mu aynı otobüse binerdik.
deniz'in istediği de buydu bi yerde. birbirlerini sevmek zorunda olmayan ama sonuna kadar saygı duyan insanların yaşadığı ''temiz'' ve ''özgür'' bi ülke. sağın, solun, liberalin, dindarın yaşadığı ama kimseye bağlı ve bağımlı olmadan fikrini savunabildiği bi ülke. insanların yolda yatanın cebinden telefonunu çaldığı değil, yolda yatanın yanından ayrılmayıp, onun için bişeyler yapanların olduğu bi ülke.