bugün ailesinin desteklerle kurduğu adını taşıyan vakfı haberlerde görünce artık daha fazla dayanamadım.
daha 19unda hiç insaf etmeden, utanmadan, arlanmadan, gözü dönmüşçesine, hunharca ve vahşice döve döve öldürdüler ali ismail korkmazı. zira hesabı sorulabildi mi ? hayır, henüz 19unda anayasada bizzat tanınmış olan demokratik hakkını kullanmak için çıktığı sokakta köşe başında sıkıştırılıp başına demir sopalarla vurula vurula adice katledilen ali ismail korkmazın katillerinin ismi ortadaydı, kimliği ortadaydı. bu yıl o polis bozmasının avukatı fetöden göz altına alınmış, yakın döneme kadar akpden milletvekili de olabilirdi. zira haysiyetleri yoktu, insanlıkları yoktu. şayet yolsuzluk, rant ve yandaş zengin etmek maksatlı bitmek bilmeyen çevre katliamına ve "ağzımdan çıkan kanundur." tarzı bir zihniyete karşı tepkisini ortaya koymak için o gün dişarı çıkmışsa, gencecik bir çocuğun hayatı onlar için değersizdi.. kürtçü terörizmin hayattan kopardığı nice canların hesabını nasıl soramadıysak; hiçbir örgüte oluşuma mensup olmayan, amacı sadece hakkını aramak olan, savunmasız ve sivil durumdaki gencecik bir çocuğun üzerine çullanan 3-4 insandışı varlık tarafından demir sopalarla dövüle dövüle katledilmesinin de adı apaçık ve net, "devlet terörüdür."
kimi konularda malesef bir somaliden, kenyadan bile daha geri durumda bir ülkede yaşadığımızın en acı örneklerinden biri ali ismail.
normalleştirmeye çalışmak, bir nevi yaşanana ortak olmak sanki..