olur öyle bazen, çok da şeapmamak lâzım denilen evlilik hallerinden biri..
lâkin bu anların azlığı yahut çokluğuyla evliliğin gidişatı sorgulanmamalı, mutlu evlilik için bu bir ölçü olmamalı bence..
bizim de olur mütemadiyen böyle anlarımız.. ben misâl siyasi içerikli meseleler üzerine saatlerce konuşabilir ve aynı minvaldeki konuşmaları uzun bir süre iyi bir biçimde dinleyebilirim ama eşim tam aksine bir yapıdadır..
hayata bakışlarımız, politik yönlerimiz, alışkanlıklarımız, keyif aldığımız film türleri vs vs pek çok alanda ortak paydada buluşur ve bu da muhalif esnekliği yok eder.
sevdiğimiz yemeklerden tutun da dinlediğimiz müzik türlerine, beğendiğimiz mekanlardan tutun da hoşumuza giden aktivitelere kadar pek çok şeyde aynı bakışa sahibiz ve de bunlardan dolayı anı yaşar, üzerine çok fazla konuşmayıZ.
bazen uzunca bir süre sessiz kalır, ama ne sıkılır ne de monotonluk bunalımına gireriz..
konuşacak bir şey bulamayış; tarafların birbirini tez tüketmesinden gelir!
bu da bir süreçtir ama, geçer.. kimi zaman sessizlik bile evliliğin temellerini besleyebilir; lâf olsun diye konuşmaktan da yeğdir..
hayat arkadaşlığı böyledir ki hayat da zaten böyledir..
sessiz anları evliliğin uyku modu gibi düşünün.. her insanın nasıl ki ihtiyacıysa her gün bu uyku, bu dinginlik hali ve bu durgun deniz misali; evlilikte de gereklidir bu sakinlik denizinde süzülen yorgun gemi...