yazarların "sözlük yazarlarının türbanlı kızı"na duyulan takıntısıdır. türban geçirilen bir kafanın otomatikman tektipleştiği varsayımı üzerinde yükselen bir inançtır ve islâmcıların başı açık bütün kadınları ahlâksızlaştırması ile tamamen özdeş bir tavırdır.
bu iki yaklaşımın temel ortaklığı erkekegemen bir söylemin ürünü olmasıdır. oysa türbanlı kadınlar yine erkekegemen bir ideoloji ile şekillendirilmiş kendi inançlarını kendilerinin ahlâkını ve modernliğini ölçmek derdinde olan erkeklere karşı şekillendirme derdinde gibi görünürler.
bi' tarafta türbanlı bir kadının denize girmesine, "normal" boyda etek giymesine, vs. ahlâki yönden tavır alan ve onları paketlemek derdinde olan aşırı muhafazakâr kesime, diğer tarafta da "modernizme aykırı davrandıkları" varsayımıyla tutarlılık açısından onları yakın çevrelerine, ailelerine ve kamusal alanın dışına, yani özel alana hapsetmek arzusundaki 19. yüzyıl'da teşrif eden modernist kesime karşı ayakta kalmak durumundadırlar, kendileri olmaya, birey olmaya çalışmak durumundadırlar.
