Yeni bir dünya savaşının patlaması için bütün şartlar oluşmuştur... Böyle demişti ölmeden önce yatak döşeğinde kıvranan, ünlü tarihçi Eric Hobsbawm.
Kendisi komünistti, bir ara "Avrupa komünizmi" adı verilen saçmalığı destekliyordu. Yani, öngörülerinin ne kadar "çıktığı" tartışmalıdır.
Başta Marx olmak üzere hepsi için geçerli değil midir bu, tahlil doğru, teşhis ve tedavi nanay...
Şimdi de krizden krize sürüklenen Batı dünyasında "felaket tellallığı" yapan "gamlı baykuşlar" pek revaçta.
Ülkemizde bu karamsarlık eğilimi azıcık korkuyla ama büyük bir zevkle izlenir. "Oh olsun, batsınlar" dürtüsü, kollektif bilinçaltımızda yer etmiş Batı düşmanlığıyla örtüşüyor. Bunlara "kapitalizm sona eriyor" diye ellerini ovuşturan çapsız Türk solcuları da ekleniyorlar. Hepsinde "küresel uygarlık batıyor" diye bir sevinç bir sevinç... Sanki olup bitecekleri televizyonda seyredecekler, Batı batacak, kendileri ayakta kalacaklar... Türkiye'de iç savaş bekleyen ahmaklar gibi...
Batı batarsa bizi de aşağı çeker mi?
"Amerika'nın ekonomisini toparlaması için savaşa ihtiyacı var, mutlaka savaş çıkacak" diyenler var. Tarihte "sıfır işsizliğin" bir tek ülkede ve bir tek yılda, 1943 yılında ABD'de gerçekleştiği hatırlanırsa, bu korkuda gerçek payı yok değil.
"Avrupa Birliği dağılacak, euro çökecek" korkusu var.
En başta Yunanistan olmak üzere Portekiz, hatta ispanya ve italya'dan bile ağzı yanan Almanya ile Fransa'nın bizi nasıl olup da birliğe alacağı, zaten uzun süredir soru işareti...
Öte yandan, hortlayan, ufak ufak kafasını kaldırmaya başlayan, iktidara oynamak için pusuda esaslı bir kriz ya da savaş bekleyen Avrupa faşizmi...
Dachau toplama kampının kapısında "nie wieder" yazar, bir daha asla! Mı acaba?
bir zamanlar Avusturya'da, bizim gurbetçilerin "Haydar" diye dalga geçtikleri Türk düşmanı faşist lider Jörg Haider iktidara gelir gibi olmuştu ama seçim zaferi Avrupa ekonomisinin iyi dönemine rastlamıştı... Avrupa gizli servisleri ipini çektiler, yokettiler! (Araba kazasıymış, onu külahıma anlatsınlar.)
Aynı şeyi Emmanuel Macron'un bir ayağı değil iki ayağı çukurda pörsümüş kerimesi Brigitte Trogneux'e yaparlar mı? Hiç sanmam.
Kriz derinleşir, hele yeni bir savaş ortalığı altüst ederse, Avrupa ülkeleri faşizme yatarlar mı?
Tıpkı yirmili yılların başlarında italya'da, otuzlu yılların başlarında Almanya'da olduğu gibi?
Ama bu sefer bir komünizm "tehlikesi" yok. Olsun, işsizlik ve yoksulluk tehlikesi var.
Avrupalı faşist liderlerin hepsi beşinci sınıf hokkabazlar ama içlerinden Hitler çapında bir manyak çıkar mı?
"Muasır medeniyet seviyesi" karşımızda bir kere daha faşizm olarak belirirse ne yaparız? "Günün modası bu" diyerek otuzlu yıllarda yaptığımız hatayı tekrarlar mıyız? Türkiye'de, şimdilerde kolu kanadı kırılmış olan faşistler, yeniden iktidara dönerler mi?
Bizim için hedef, ekonomik durumlara göre değişen "keyfe keder çağdaş uygarlık düzeyi" değil, kendi demokrasi düzeyimiz, kendi kalkınma programımız olmalı. Kopabilecek fırtınalara göğüs germeli, savaşlara ister yerel ister küresel olsun asla bulaşmamalı, kendi yolumuzda yürümeliyiz.
kafası lisede gördüğümüz ikiz kenar yamuğun tam tersine benzeyen sayın cumhurbaşkanımızın, bu olgunluğu ve sağduyusu var mıdır? yok gibi görünüyor ama inşallah vardır.
"otuzlu yıllarda kendimize hedef olarak kalkınmayı değil de birtakım biçimsel Avrupalılık göstergelerini seçmekle hata ettik" derken anlatmak istediğim tam olarak buydu...