Nasıl bağlayacaklarını bilmedikleri LPG tankını bağlamışlar ama, televizyon yok.
*
Kuş uçmaz kervan geçmez...
Milli Eğitim in haberinin olmadığı, Diyanet'in duymadığı, Vali'nin bilmediği, askerin helikopterle geldiği, sora sora zor bulunan yitik bir adrese, hem de yatılı, ne idüğü belirsiz takunyalılara emanet etmişiz, cılız vücutlu narin yürekleri...
En değerli varlıklarımızı.
Bi öldüler...
Anca fark ettik, yaşadıklarını.
Ve, sonra uzaylılar geldi...
Dijital kameraları, uydu çanağı taşıyan canlı yayın araçları, cep telefonları, laptopları, 4x4'leri, gece karanlığını gündüze çeviren devasa projektörleriyle...
Uzaylılar geldi.
Son dakika bilgilerini aktardılar, dünyanın sonundaki köyden.
*
Öbür uzaylılar evlerindeydi.
Seyrettiler...
Şükrettiler uzaylı olduklarına.
Bitince, zapladılar...
Elalemin Phoenix i Mars'ta su bulmuş.
Onu seyrettiler.
3 ağustos 2008 tarihli yazısı.elalem uzaya çıkarken, senin ülkendeki boşvermişliğin, vurdumduymazlığın, geri kalmışlığın en çarpıcı tesbiti aynı zamanda.
en sade en yalın haliyle yazmış adam ama nafile,
şu haliyle bile yazdıklarını posta gazetesinin arka sayfa güzelinin yazıya dökülmüş haline benzetmek ayrı bir meziyet ister tabi.
belli oldu; elalem suyu da bulur, gidip yerleşir ama biz hala bakarız posta gazetisinin arka sayfa güzellerine.
belli oldu.