uzun ağustos günü, çok sıcaktı ankara, lark aldım yan büfeden, ciğerlerim kapkara. uzun almışım meğer, kısa alacağıma; döndüm iade ettim, 'kısa ver' dedim bana. adam durdu şaşırdı, 'kısası yok ki bunun',
'git ulan ordan' dedim, 'bana kısa lark bulun'.
sözün özü ola ki, uludağ sözlük candır, olmassa kısa lark'ım, sergüzeşt eksik kaldın; zor bela olsa bile, ah sen bond'a mı kaldın? lâl olsaydı lan dilim, lark'sız ben öksüz kaldım. üzülme bu da geçer, toparlan be sergüzeşt, kısa lark hasretiyle, boynu bükük mü kaldın?