Kadına yönelik şiddeti, genel şiddet olgusundan kopararak anlamak mümkün değildir. Şiddet kadını erkeği olmayan bir konudur.
Kadına en büyük şiddetin, kadına şiddet söylemi ile kadının getirilmek istendiği neoliberal algı ve yaşam olduğunu görebilmemiz gerek.
Kadına en büyük şiddet, onu cinsiyetiyle ve aidiyetlerinden ayrı tanımlamaktır. Kadını insanlık, Müslümanlık, annelik, toplum ve aile bütünlüğünden ayrı tanımlamak onu yabancılaştırmak ve yalnızlaştırmaktır...
Bu gerçeği örtmek için kadının öfkesi ve enerjisi erkek üzerinde yoğunlaştırılmaktadır. Bu noktada yaşadığımız “öfke israfı”na dikkat kesilmeliyiz. Öfkemizi kadına ya da erkeğe değil şiddeti üretenler yapısal etkenlere yönlendirmeliyiz.
Kadına verilen gerçek değer onu "anne" olarak tanımlayıp cenneti ayaklarının altına sermektir.
Bugün yapabileceğimiz en iyi şey neoliberal kültüre entelektüel yumruklarımızı indirmektir.